İktidar olmak, mütevazı kalmak...

A -
A +

Hem iktidar sahibi olup hem de mütevazı kalmak kolay değildir. Bu hüküm, sadece siyasi kudret sahipleri için değil, akla gelebilecek bütün mevki ve makamlarda mevzubahis. Sanattan, ticarete, ekonomiye, medyaya kadar güç sahibi olup da tevazuu elden bırakmamak her kula nasip olmaz. Şöhretin hazmı kolay değildir. İktidar da öyle... Cuma, Cumartesi, Pazar Ankara'daydık. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dr. Hilmi Güler'i ziyaret ettik. Kendisine o günün hatırasına Toplam Kalite Yönetiminde İnsan Faktörü isminde bir kitap hediye ettik. Prof. Dr. Muhittin Şimşek Hocanın bu önemli yönetim kitabını sayın bakana takdim ederken "tevazuu unvanını aşmış..." diye başlayan bir ithaf cümlesi yazdık. Bu güzel tesbit sadece Hilmi Güler için değil... Ankara, geçen hafta çok ehemmiyetli bir sempozyuma sahne oldu. "Kamu Personel Rejiminin Yeniden Yapılandırılması"... II. Mahmud'dan bu yana azim bir mesele. Bu sempozyumla akşamki kokteylinde Başbakan Abdullah Gül, sempozyumun ev sahibi ve büyük ciddiyetle takipçisi Mehmet Ali Şahin, Tarım Bakanı Prof. Dr. Sami Güçlü, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve bir çok bürokratla birlikte olduk. Yolda arabadaki arkadaşlarımıza bu insanların bakan olduklarını fakat hallerini değiştirmediklerini söylemiştik. Hilton Oteli'nin Kavaklıdere salonuna girip de Mehmet Ali Şahin'e yaklaşırken kollarını yana açarak bizi "ağabey" hitabıyla karşıladı. Biraz sonra arkadaşımız Akif Bülbül'e "gördünüz mü?" dedik. O akşam diğer bakanlarla da sohbetimiz oldu. Bir de sürpriz yaşadık: Tâ MTTB yıllarından 1970'lerde tanıştığımız bir ağabeyimizle 30 küsur yıl sonra karşılaştık. Uzun sohbetler ettik. AK Parti'yi konuştuk. Biz şu inancımızı dile getirdik, "tevazuu terk etmezlerse muvaffakiyetleri devam eder." Sonra da Tayyip Erdoğan'dan diğerlerine misaller verdik. Hüseyin Coşkun da fikrimize aynen iştirak etti. O da benzer misallerle bizi teyid etti. Kendisi de aynı saygıyı görüyormuş. "Talebelik yıllarındaki halleri neyse bakanlıklarında da öyleler" dedi. Bu değerli bir nottur. Sıradan bir müdürlük kapıp da kendini dev aynasında görenlerin sürüyle olduğu bir memlekette böyle bir alçak gönüllülük görmezden gelinemez. İktidarlar katında da pek yaşanmamıştır. Hazretler birdenbire "devletlû", "haşmetlû" "sadaretlû" olup çıkarlardı. Peki bu tevazu nereden kaynaklanıyor? Birinci sebep bu insanların yetişme tarzları. Onların gıdası bu ülkenin suyu, toprağı, havasıyladır. İkincisi lider unsuru. Parti liderindir, ekip de liderin. Çünkü o ekibi seçen liderdir. AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan da her zemindeki karşılaşmamızda aynı hitabı işittik, aynı saygıyı gördük ... "At binicisine göre kişner". Şunu demeliyiz... Onların yaptığı vefaysa bizimki de hakkı teslimdir. Dünkü zamanları bir hatırlayınız. İktidar olunca tevazu çok kere terk edildi. Ne oldum delisi olanlar çıktı. İktidarı atadan miras bildiler. İktidarı hizmet imkânı değil hükmetme fırsatı sandılar. Türkiye'nin artık bu bozuk huyları taşımayan bir iktidarı var. Bu hasletlerini korudukça zorlukların üstesinden gelirler. Çok dua alacaklardır. Şunu da demeden geçemeyeceğiz. Bu tevazudan zerrece inhiraf edince de karşılarında bizi bulurlar. Bugün hakkı teslim etmemiz bir kalem borcuysa çürümeyi haber vermek de dostluk borcu olur. Ama umarız ki o hata işlenmez. Mayalarından eminiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.