Kandil düşünceleri -II-

A -
A +

Din, kimsenin tekelinde değil. Son ilâhi din İslamiyet. Dolayısıyla İslamiyet de kimsenin tekelinde değil. Bir buçuk milyon Müslüman, bir kere daha bir kandili yaşadı. Ramazandan önceki bu Berât Kandili, sanki ramazanın provası gibiydi. Nice bin vatandaşımız oruçluydu. Öyle ki kimin oruçlu olup olmadığı gerçeğin öğrenilmesinde çok kimseyi şaşırttı. Rabbi ile kul arasına kim girebilir? İbadet kimsenin iznine bağlı değil ki. Neredeyse herkes birbiriyle kandilleşti. Kandilleşmek, birbiriyle haberleşmek, sosyal hayata hem maddi, hem mânevi sayısız faydalar sağlamakta. Ekonomik krizin atlatılmasında önce ramazan aylarının sonra da bayramların temin ettiği artıları bir hatırlayınız. Küçük çapta bir kez daha yaşandı. Her kandilde olduğu gibi piyasa nispeten de olsa hareketleniyor. Kandil simidinden satın alınan hediyelere kadar alışveriş yapıldı. Esnafın yüzü güldü. Kapılar çalındı, telefonlar açıldı. Kendilerinin unutulduğunu sanan yaşlılar unutulmadıklarını gördüler. Hem arayanlar hem arananlar psikolojik olarak rahatladı. Kalbler sürur buldu. Çocuklar hayatın bir de bu yüzüyle tanıştılar. Dünyalarının renkleri çoğaldı. Bazıları dua etmenin bazıları dua almanın hazzını yaşadılar. Kandillerin, bayramların varlığı inanılmaz lezzette. Bu noktadan bakınca inançsız insan olabileceğine ihtimal vermek öyle zor ki. En azından kendi memleketimiz açısından bu bir vakıa. Bu toprakların çocuklarına inançsızlık yakıştıramıyoruz. Belki tepkilerde bir ölçüsüzlük var. O konuda da tepki olur mu? Her şey ortada. Din adına, siyaset adına ortaya çıkanların bir çoğu kötü örnekler. Bazıları onlara duydukları olumsuz duygulardan dolayı kendilerini layık olmadıkları tehlikelere sokmakta. Bu netice, sevdirmeyip nefret ettirmenin mahsulü. 3 Kasım Seçimler, 6 Kasım ramazan. Bu ülkenin insanları, sandığa Ramazan arifesinde gidecekler. Bunun bir saadet vesilesi olmasını dileriz. İnşallah da öyledir. Herhalde ramazan ayı bitmeden Türkiye yeni hükümetine kavuşacak. Hangi partinin hükümeti olursa olsun fark etmemeli . Hepsi de Türkiye'nin partileri. Herkes dağarcığında olanı ortaya dökmekte. Seçmen yani Türk milleti, kararını isabetle verecektir. Eğer hakikaten demokrasi varsa halkın tercihine hürmet etmeli. Bu hürmeti en evvel de partiler göstermeli. "Beni seçerlerse iyiler, değilse kara cahil bir halk" anlayışı taassuptan başka bir şey değildir. Halk kimi tercih ederse onu makbul saymalı. Aksi halde halkla ters düşülür. Halkın işareti makbul sayılmayacaksa, kaale alınmayacaksa sistemin adı demokrasi olmaz. O zaman seçime gerek kalmaz. Seçimler ve oruç ayının üst üste gelmiş olması sevinilecek bir tevafuk. Bu güzelliği sürdürmeli. Kavganın hiç bir çeşidini istemiyrouz. Kavgasız bir dünya daha güzel. Ne dedik? Din kimsenin tekelinde değil... Türkiye de yarınlarımız da.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.