Medya hasta

A -
A +

YÖK'ten sonra medyaya da çeki düzen için çalışmalar var. İlgili mevzuat, basın kanunu, TRT kanunu, RTÜK kanunu, Polis Vazife ve Selahiyetleri kanunu. Taraflar da Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, RTÜK, TRT. Ankara'da bir İletişim Şurası toplandı. Bahsettiğimiz kurum ve kurullar düzenleyiciler sıfatıyla meslektaş ve akademisyenleri ağırlamaktalar. Komisyonlar kurulmuş. Basın komisyonu, radyo ve televizyon komisyonu, internet komisyonu gibi. Maksat daha itibarlı bir medya. Daha itibarlı, daha seviyeli, daha güvenilir, daha dürüst bir medyanın araştırması yapılıyor olmalı. Bazı haberlerin kullanılma biçimine ağır cezalar geliyor. İnternetteki yıkıma çare aranıyor. Muhabirler haberden sorumlu olmaya başlıyor. Onun için hükümet temsilcileriyle basın mensupları ve hocalar bir aradalar. Eskiden olsaydı böyle bir teklif sansür geliyor diye reaksiyonla karşılanırdı. Şimdi pek görülmese de karşı çıkan da yok. Aksine bazı köşelerden sağduyulu sesler de yükselmekte. Medya artık eskisinden fazla kamunun malıdır. Birileri birileri adına düşünmekte, yazmakta konuşmakta, görmekte. Birileri birileri adına vekildir. Bu yönde toplumsal bir mutabakat kendiliğinden oluşmuştur, oluşmaktadır. O birilerinden biri okuyucu, dinleyici, seyirci ve kullanıcıdır. Diğer tarafsa gazete, dergi, radyo, televizyon ve internet. Kim avukatının kendini kandırmasını ister. Öyle bir şey olsa çaresi var ama medya-vatandaş münasebetinde azil de mümkün değil. Bir kere haber dinlenmiş veya okunmuş, program seyredilmiştir. Gıdanın zehirli olduğu yemeden anlaşılmaz. Tıpkı onun gibi. Haber, yorum, program kötüyse sadece zehirler. Vatandaşın seçme şansı yoktur. Medya hayatın her safhasına girmiş vaziyette. Kalbleri, kafaları, kanaatleri yönlendirmekte. Hep çağdaşlıktan söz edilir. Dünyanın neresinde medya kadını böylesine ortalık malı haline getirir. Şu yapılan beyaz kadın ticaretine yakın bir ahlaki çöküntü değil mi? Nerede ciddi gazetelerimiz? Magazin batağına düşmeyen televizyonumuz var mı? Şu günkü dev medya imparatorluğunun dünün yarım gün çalışarak hazırlanan 6 sayfalık matbuat devri kadar itibarı olmaması düşündürücüdür. O kadar mı? Dahası da mevcut. O 6 sayfalık gazeteler dönemindeki tirajla bugünkü tiraj arasında da çok bir fark yok. Üstelik... o devrin kalemleri kalemdi. Yazarları yazar gibi yazardı. Onlara muharrir denirdi. Her biri üslup ve Türkçe üstadıydı. Matbuattaki veya daha sonra basındaki bir hafifliği bizzat cezalandırırlardı. Otokontrol fevkalade işliyordu. Hürriyet özgürlük oldu, özgürlük başıboşluk. Basın medya oldu, medya sorumsuzluk... Bu medya hastadır. Ve behemahal tedaviye muhtaçtır. İletişim Şurası'nın kurulan komisyonların vebali çok büyüktür. Medya kurtulursa bu millet de kurtulur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.