Suriye’de 61 yıldır devam eden azınlığa dayalı ırkçı, sosyalist, Nusayri zalim BAAS Partisi diktatörlüğü, 8 Aralık 2024’te SMO-Suriye Millî Ordusu ile artık müttefik hâline gelerek Suriye Kuvva-yı Millîyesini teşkil eden rejim muhalifleri tarafından yıkıldı…
Hezimet üzerine gaddar Beşar Esad, servetini ve yakınlarını da alarak Vladimir Putin’e sığınmak için Moskova’ya kaçtı. İhtilâlciler, Şam ve diğer Suriye şehirlerinde yıllardan beri birer işkence merkezi olan hapishaneleri boşalttılar. Hürriyete susamış Suriye halkı, baba-oğul Esadların heykellerini devirerek boyunlarına ip takıp sokaklarda sürüdü.
Bütün dünyanın hayret ettiği ise şu oldu:
13 yıldır esasta ise 61 yıldır mücadele ettikleri bu cânî ve merhametsiz rejimi yıkan ihtilâlciler, hiçbir taşkınlık yapmadılar. Devrik Başbakan M. Gazi el-Celâlî’yi dahi sükûnetle dinlediler. Devletin devamı maksadıyla itidal ve aklıselimle hareket ettiler. Hâlbuki en namlı Batılı ülkelerde bile böylesi bir rejim değişikliği olduğunda kan gövdeyi götürmekte, devrik iktidar, neredeyse bütün kadrolarıyla biçilmektedir. Şüphe yok ki şahîd olunan bu olgunlukta Türkiye’nin; diğer bir söyleyişle Millî İstihbarat Teşkilâtımızın rehberlik ve üst akıl rolü yüksek pay sahibidir.
Şam merkezli olarak Suriye, yeni bir dönemin Özgürlük Şafağı’na girerken bir taraftan da Fırat’ın batısında bölücü terör örgütünün işgalinde kalmış olan Menbiç temizleniyor ayrıca yeni hükûmet kurma faaliyetleri devam ediyordu.
Diktatör kaçmış, ülkenin işgalcisi azınlık fikriyatının temsilcisi sözde ordu, dağılmıştı. Bu durumda arkaya kalan silah ve mühimmatın Suriye Millî Ordusuna intikal etmesi gerekirdi. Hâlbuki, PKK/PYD 10 Aralık 2024 günü Kamışlı’da bir gasp ve fırsatçılığa kalkıştı. Yıkılan rejimden kalmış füze, tank, silah ve mühimmatı alıp kendi depolarına götürüyordu. Talanı, saha çalışanlarından haber alan MİT, derhâl harekete geçerek gerçekleştirdiği hava hücumuyla nokta atışları yaptı. Böylece 12 tır, 2 tank, 2 mühimmat deposu imhâ edildi. Bu mes’ele derinlemesine tefekkür edilmezse rakamlar küçük gelebilir ve hadisenin çapını anlamakta zorluk yaşanabilir. Gözden kaçmaması gereken MİT’in sınır ötesine müdahale etmiş olmasıdır. Olay, bölücü terör örgütünün, Fırat Nehri’nin batısından kazınıp, sıranın Fırat’ın doğusuna yani ABD’nin “yerel müttefikim” dediği PKK/PYD’yi devleştirmek istediği bölgeye geldiği günlerde cereyan etti. Onun için MİT’in terör unsurları ve destekçilerine yaptığı bu sert ikaz değerli, anlamlı ve ders mahiyetindedir. Bu toprakların sahipsiz olmadığını ihtar etmiş olduk.
Millî İstihbarat Teşkilatımız MİT ile iftihar ediyoruz. Bu kurumumuz, son çeyrek asırda altın çağını yaşıyor. Şunu açık açık ifade edelim ki bugün MİT, İngiliz İstihbarat teşkilatları ile CIA, Rus Federal Güvenlik Servisi ve MOSSAD’dan daha cevval, daha uyanık, daha becerikli ve netice alıcıdır. Hemen her gün sabah haberlerine MİT’in uyuşturucu teröründen bölücü teröre kadar, yurt içi ve yurt dışı veya sınır ötesinde yaptığı yakalama veya nokta atışı harekâtıyla başlıyoruz. MİT, artık sadece ilgili makamlara haber duyuran bir kuruluş değil, silahlı müdahale de yapabilen gözde bir unsurumuzdur.
MİT’in “nokta hareketleri”nin, fail yakalamalarının her biri, sanki şanlı savaş destanıdır. Milletimiz, istihbarat arslanlarımıza dualarla mukabele ediyor. Ana-ata duası alan kişiler gibi kurumların da sırtı yere gelmez. Bu vatan, bu millet ve mukaddes değerlerimiz uğruna azîz canlarını fedâ eden meçhûl fedâilerimize Allahü teâlâdan gani gani rahmetler diliyoruz. Meçhul gazilerimize şifalar ve bu yolda ömür tüketmiş meçhul MİT emektarlarına da huzur dolu yıllar niyâz ediyoruz.
İnsanlar için, bizler için meçhûl olan, ind-i ilâhide malûmdur. Zerrece hayrın ziyan olmayacağının habercisi bizatihi mukaddes kitabımız Kur’ân-ı kerîmdir.
Ey çatal yürekli arslanlarımız!
Daha çok işiniz var.
Daha yeni başladık…
Rahim Er'in önceki yazıları...
Gevşememeli, asla gaflete düşmemeli, uyanık olmalıdır. Su uyur, düşman uyumaz...