Sanki ülkenin üstünden bir kâbus kalktı

A -
A +

Herkes sevinçli...her partiden, her fikirden insan... İşçi, işveren. Ev kadını... Herkes ama herkes sevinçli. Bayram gelmeden bayram ediliyor. Daha evvel demiştik. 3 Kasım Seçim, 6 Kasım ramazan-ı şerif, diye. Seçimle ramazan ayının buluşması tesadüf olamazdı. Hakikaten de olmadığı görülüyor. Hadi yurttaşlarımız seviniyorlar. Bir çok sebep mevcut. Peki Yunanistan, İtalya, ABD neden sevinmekte? Sevinç ve şaşkınlık iç içe... Türkiye birden bire istikrarı yakaladı. Bu sevinçte alınan oyların payı büyük. Bir diğer faktörse Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı ilk konuşma. Sadece o kadar mı? Değil. Deniz Baykal'ın dengeli muhalefet anlayışı da bunda önemli rol oynamakta. Recep Tayip Erdoğan'ın daha ilk dakikalarda AB'ye atıfta bulunması, onunla yetinmeyip bir de AB görüşmelerine ana muhalefet partisi lideri ile birlikte gitmek istediklerini beyan etmesi, Baykal cephesinden de hemen müsbet cevap gelmesi şu bahar havasının doğmasında en büyük rolü oynadı. Önceki gün Erdoğan'ı tebrik ettik. Dün sabah da evinden Baykal'ı...her ikisine de bir dost sıfatıyla neler dediğimizi tahmin etmelisiniz. Nitekim Baykal dün öğlen saatlerinde CHP lideri olarak AK Parti'ye tebrik ziyaretinde bulundu. Bu zarif manzaralara, bu millet nicedir hasret. Dünkü toplantıdan sonra Erdoğan'ın yaptığı konuşma olması gereken tarzdaydı. Meclis dışı muhalefet ve sivil toplum kuruluşlarıyla da işbirliği yapacaklarını açıklıyordu. Seçim gecesi Bülent Akarcalı'nın ekranda fevkalade akıllı bir tahlili vardı. Akarcalı "bu sonucu dünyaya pazarlayalım" diyordu. Elbette öyle. Eğer onu yapabilirsek Türkiye yeniden ivme kazanır. Millet moral bulmuştur. Bundan sonra saklı ve kaçak paralar piyasaya çıkar. Ümitsiz müteşebbis düğmeye basabilir. O vizyonu tekrar önümüze almak durumundayız. 21. Asır Türk asrı olacak. Bu diğer devlet ve milletleri rahatsız edeceğiz demek değil. Dünya ile yarışacağız demek. O halde devletçe, milletçe hep beraber yeni bir sayfa açmalıyız. Entrikaları hukukun yakasından düşürmenin de günü geldi. Şimdi şunu demek bir hakkı teslim olmaz mı? Başbakanlık konuşuluyor... Vecdi Gönül, Yaşar Yakış, Abdullah Gül veya bir başkası. Bunlar, o vazifeyi çok rahat bir şekilde yapabilirler. Zaten ekip ruhu hakim olduğu için kimlik çok da önemli değil. Bir başbakanın tayini ile iş bitiyor mu? Hakkın yerini bulması ne olacak, adalet ne yapılacak? Başbakanlık Recep Tayip Erdoğan'ın hakkı değil mi? Bir süre için bir isim o makama gelse bile Baykal'ın da desteğiyle Türkiye bu son ayıbından da kurtulmalıdır. Bir kâbus kalktı... Huzur avdet etti... Piyasalar canlandı... Gözler ışımaya başladı... Dış itibar yükseldi... Fakat bütün bunları yapan birinci isme meclis kapalı, başbakanlık yolu kapalı? Bunu dünyaya ve yarınlara hiçbir mantıkla izah edemezsiniz. Herkes layık olduğunu görmeli. Adalet AK PARTİ genel başkanının mağduriyetine son vermekten başlamalı, kalkınma da vatanın her köşesinden.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.