Amerika, Ankara üzerindeki baskısını arttırmaya başladı. G.W. Bush'un yardımcısı Dick Cheney, Başbakan Abdullah Gül'e tam 40 dakika ısrarcı oluyor. Arzusu bütün taleplerinin kurban bayramı öncesi meclisten çıkması. Gül, bunları kibarca reddettiği gibi görüşme paketine Kıbrıs'ı da katıyor. Eğer, eskiden olsaydı bir Amerikan başkan yardımcısının aramış olması onur sayılır istekleri de kraldan çok kralcı bir tavırla parlamentoya taşınırdı. Böylesi üsluplara alışmış bir Amerikalı için Abdullah Gül'ün çetin ceviz hali şaşırtıcı gelmiş. Benzer bir dersi de büyükelçi Robert Pearson'a TBMM Başkanı Bülent Arınç vermişti. Pearson, Arınç'ı brifing için Çankaya Köşküne eşitlenircesine karşısına kurulmuş Amerikan büyükelçiliğine çağırmış, fakat bu kaba davranış, ânında gereken karşılığı almıştı. ABD elçisi, Arınç'ın başkan seçilmesini tebrik etmediği gibi bir de müstemleke valisi zihniyeti ile kendsini ayağına davet ediyordu. İşte bu ruh hali çok önemlidir. Bizde nasıl çok uzun seneler bir düveli muazzama telakkisi eksik olmadıysa onlarda da hep sömürgeci kibri sürüp gitti. Önce Pearson, sonra Cheney o kibrin iki mümessili. Efendileri adına emredecekler... Geri kalmış milletlerin ezik yöneticileri de bunu aynen benimseyecek. Geçmiş ola... Türkiye'de köprülerin altından çok sular aktı. Amerikan düşmanlığı yapmayacağız ama millî menfaat ve şahsiyetimizden de taviz vermeyeceğiz. Topyekûn Türk dış politikasının bundan böyle çetin ceviz olma mecburiyeti var. Bazen çetin ceviz, bazen demir leblebi, bazen kadife eldiven içinde demir yumruk. Asla yalpalamamalı. Ne dediğini bilen, işinin şuurunda siyasetler gütmek zorundayız. Bu arada kamuoyuna da görevler düşüyor. Popülist söylemlerle dünyada kendinize kalıcı bir yer tayin edemezsiniz. Savaşa kökten karşıyız. Ama bizim, savaşa karşı olmamız savaşı durdurmuyorsa o zaman orada yer alacağız. Yalnız herkese anlatmamız gereken bizim bakışımızdır. Türkiye'nin bölge insanlarını kardeşleri olarak gördüğü ilgili herkese dikkatle anlatılmalı. Bağdat'ta ölen aynı zamanda bizim de insanımız. O çocuklar bizim de çocuğumuz. Bu savaş çıkmak için çıkıyor... Amerikan yönetiminin mantıksızlığı karşısında Saddam Hüseyin'in mülakatları sonuna kadar mantıklı. Nükleer silah, kimyasal başlık hiç de inandırıcı değil. Kimse bu iddiaya artık kanmıyor. Tam tersine Amerika malum kıssadaki gibi suyu bulandıran Kurttur. Kafaya koymuş. Petrol için Irak'ı parçalayacaktır. Esas sebep petrol, sonra da silah sanayiinin çalışması. Saddam Hüseyin'in yerine bir başkası lider olsaydı yine aynı şekilde davranacaklardı. Zira ABD ekonomisinin ihtiyacı var. O halde yanıbaşımızda bir coğrafya zelzelesi yaşanırken Türkiye tribünde oturamaz. Şu farkla hem işin içinde yer alacak hem de sonucu tayin edici yönde olanca ağırlığını koyacak. Türkiye'nin rolü savaş içinde barıştır. Bunun Irak'a çok iyi anlatılması gerekir. Üstündeki baskı, zorluk ve mecburiyetler herkese hakkıyla izah edilmeli. Hükümet-asker hariciye... Ve millet... kenetlenmek zorunda. Önümüzde acı misaller var. I. Cihan Harbi bir kere daha tekrarlanmasın.