İki kere iki her zaman dört etmez denir. Doğru mudur? Doğrudur. Toplama ve çarpma kaidelerini alt üst eden gerçeklerden biri de böylesi suallerle karşılaşma anları olmalı. Sevgili mi, dost mu? Bugün 14 Şubat. 14 Şubat Dünya Sevgililer Günü. Kısacası sevgililer günü. İnsanın duyguları bile tüketim ekonomisi tarafından suiistimale uğradı. Gencecik çocukların o daracık bütçeleri yankesicilere taş çıkartan bir kurnazlıkla ellerinden alınıyor. Sevgiler, takvim yapraklarına mahkum edilmekte. Tıpkı ne gibi? Anneler günü, babalar günü ve diğer günler gibi. Bir baskı oluşmakta. Bir taraf, hediye beklemekte diğer taraf, kendini hediye almak zorunda hissetmekte. Bunları kırmak ve aşmak lazım. Çünkü sevgi, ticaret mevzuu yapıldı. Sizin sevginiz birilerinin zenginleşme kaynağı artık. Çağdaş insan, sevgi derken esasta kendini sevmekte. Dostluk derken de menfaatini tercih ediyor. Zıtlarıyla, mefhumu muhalifleriyle düşünelim. Dostluğun zıddı harcamaktır, sevgininki aldatılmak. Kendilerini dost sanıp da birbirini harcayanlar dost mudur? Çılgınlar gibi âşık olup da sonra boşanmak için mahkemeye düşenler sevgili mi? Hele işin içine cinayet karışmışsa? Sevgi de dostluk da sürdürülebilendir. Yarım asırlık evliler vardır. İşte gerçek sevgi onlarınki... Mart ayı kızışmaları sevgi olamaz. Olsaydı kediler de âşık olurdu. Oysa kediler içgüdüleriyle bağırmakta. Bazı dostluklar da babadan evlada devam eder. Onlar baba dostudur. Dostluk da budur. 14 Şubat Dünya Sevgililer Günü. Sakatlık isminden başlıyor. Dünya, çıkarın tâ kendisi. Onda almak esastır. Bencillik ön plana geçer. 14 Şubat fedakârlığı değil almayı körükleyen bir kışkırtma tarihi. Sual hâlâ karşılıksız. Sevgili mi dost mu? Karşılaştırmamalı. Fakat sevgi, dostluğu da içine alır. Hakiki dost aynı zamanda sevgilidir de. Hakiki sevgilinin aynı zamanda dost olduğu gibi.