Sezer'in kararı

Eminiz ki sayın cumhurbaşkanının dünkü sözlerini işiten vatandaşlar, kararı gönülden tasvip etmişlerdir. Adına "küskünler" denen ve neye, niçin ve ne hakla küstüklerini kendilerinin dahi açıklayamadığı, ismen ortaya çıkmayan, hangi tezgâhın aleti oldukları meçhul birtakım politikacılar, alınmış seçim kararını erteletmek, seçime çok az bir zaman kala hükümet değişikliğine gitmek... kısacası skandal, oyun ve suiistimaller peşindeler. Önce 110 oyu, sonra 184'ü arıyorlar sonra 276'yı. Baraj yüzdesinin makul olmadığını yeni keşfettiler. Seçim kanununun değişmesi gerektiğini de ancak fark ettiler. Daha bir çok gerçeğe de yeni ayıkmış vaziyetteler. Bunların olması için... Listeye girememek veya alt sıralara düşmek veya baraj tehlikesiyle yüz yüze kalmak mı gerekirdi? Sorumluluk bu mudur?. Cumhurbaşkanı nazikçe uyardı. - TBMM'nin itibarı için milletvekilleriyle liderler duyarlı davranmalılar. Hırs, gözleri bürümüş. Kim dinler? Bizans entrikaları çevrilip duruyor. Onun için sayın Ahmet Necdet Sezer, bazılarının hayallerini yıkan açıklamayı yaptı. "Şartları oluşursa Meclis'i feshederim". Anayasa devletin başına bu yetkiyi veriyor. Sezer de seçimleri engellemeye dönük kaypak kararlar alınmaya teşebbüs edildiğinde Türk milletini bir kaosa sürüklenmekten kurtarmak için daha atak davranarak Meclis'i feshedip ülkeyi seçime götüreceğini haber veriyor. Diğeri "ben yaptım oldu" ise bu da hukuk devleti olmanın göstergesi. Bu karar yüreklere su serpmiştir. Devletin, sahipsiz olmadığı gösterilmiştir. Kısasa kısas.. buyurunuz bakalım. Ne demişler? "Yumuşak atın çiftesi pek olur". Herkese anladığı dille konuşmak lazım. Sezer, konuşmakla kalmadı, neşteri de tam zamanında vurdu. Bu kadar ciddiyetsizlik olmaz. "Benden sonra tufan" anlayışının böylesine süfli olanı zor görülür.