Türkiye geleceğini istiyor...

A -
A +

Yurdumuzun en büyük sivil toplum kuruluşu TOBB, dün toplumsal bir seferberlik başlattı. Hareketin ismi "Türkiye Geleceğini İstiyor"... İnsanların krizden ümitsizliğe düştükleri günlerde ortak akıl, bir slogan yakalamıştı. "Türkiye İçin Seve Seve". Krizle mücadelede o sloganın estirdiği rahmet rüzgârının payı unutulamaz. Henüz krizden çıkılmadıysa da bir toparlanma sürecindeyiz. Diğer taraftan da seçim takvimi yaklaşıyor. Çok farklı, apayrı bir seçime gitmekteyiz. Meclise gireceğine kesin olarak bakılan meclis dışından iki parti. Diğerleri baraj altında veya baraj bölgesinde seyretmekte. Uzanlar'ın partiyse sosyolojik, psikolojik araştırmalara konu olacak bir fenomen. Hiçbir genel seçimde tepkiler böylesine belirleyici olmamıştı. İşte bu noktada devreye Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği giriyor. Şundan dolayı. Artık Türkiye eski Türkiye değil. Sivil toplum kuruluşları daha bir katılımcı fonksiyon üstlenmekteler. Bu cemiyetten bundan böyle kimse, vekillerini Ankara'ya gönderip kenardan seyirci olmasını beklemesin. TOBB'un başlattığı çalışma için seçilen kelime "seferberlik"tir. Hatırlansın lütfen. Seferberlikte "eli değnek tutan herkes" vazifeye çağrılır. TOBB da öyle yaptı. "Gelecek Bildirgesi"ni önce dünkü gazetelerle duyurdu. Bunun daha genişini 81 ilde aynı anda yapılan basın toplantılarıyla açıkladılar. İstanbul'daki toplantı Çırağan Sarayı'nda yapıldı. Gelecek Bildirgesi'ni de bizzat TOBB yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu okudu. Yazılı metinlerde de basın toplantısında da basının suallerine cevaplarda da her şey dikkatli ve ölçülüydü. Ancak bu ağırbaşlılık kimseyi aldatmasın. O soğukkanlı satırların arasında feryat ve çığlıklar var. Zaten kendileri de bunun için toplumsal seferberlik demekteler. Ağırlıklı olarak üzerinde durdukları şunlar. Siyasi partiler sistemimiz, hukuk sistemimiz, ekonomimiz ve kamu yönetimimiz. Toplumun her kesiminde derin bir güven bunalımının yaşandığına dikkat çekilen gelecek bildirgesinde bu dört husus topluca değerlendirilirken varılan hüküm şu. Kurum ve kuruluşlarıyla işletilmeyen demokrasi, IMF'ye muhtaç ekonomi, adaleti başka odaklarda aramaya yönelen hukuk sistemi, meseleleri içinden çıkılmaz hale getiren siyaset yapısı. TOBB, ekonomide kötü yönetim sebebiyle oluşmuş ve bugün de çözüm bekleyen problemler için kamu idaresinin yeniden yapılandırılması ve tutarlı iktisadi politikaların benimsenmesi ve uygulanması gerektiğini haber vermekte. Bunun da güçlü bir siyasi iradeyle mümkün olacağı vurgulanıyor. Partilerin dikkati bilhassa çekilmekte. "Partilerin ve parti temsilcilerinin parti programlarında, seçim beyannamelerinde, meydanlarda veya televizyonlarda yaptıkları ve yapacakları bütün reform vaadlerini topluma verilmiş taahhütler olarak kabul edip takipçisi olacağız." Maksatlarının herkesin ve her kurumun katılacağı uzlaşma ile güçlü bir inisiyatif vücuda getirmek olduğunu ifade eden en büyük sivil toplum kuruluşu, hedefledikleri vizyonu ise şöylece ortaya koymakta: -Evrensel standartları yakalamış, dünyada sözü geçen güçlü ve büyük Türkiye. Bu Türkiye'nin vatandaşları elbette huzurlu ve mutludur. Kısacası. TOBB, 81 ilde birden ayağa kalkarak sistem kurumlarının çürümüş ve yolsuzluklara yol veren taraflarını, hastalığı haykırmakta. Peki neden bugün açıklanıyor. Testi kırılmadan muhtıra. Nasılsa mevcutlardan biri veya bir kaçı iktidar olacak. Önemli olan aklı zamanında vermek, ikazı vaktinde yapmak. Sivil muhtıraların gündeme geldiği mekânlarda sıcak darbelere mahal kalmaz. Hisarcıklıoğlu'na bu güzel sloganı kimin bulduğunu sorduk "Hep beraber bulduk" dedi. Bu hareket de ortak aklın eseri. Ortak akıl da istişare ve dayanışmanın. Tekrarlayalım: Türkiye geleceğini istiyor. Çocukları için, yarınları ve yarınlarının güzelliği için.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.