5 Haziran 2002 Tarihinde 175 sivil toplum kuruluşu bir araya geldi. Konunun Avrupa Birliği olduğu, o toplantıda varılan ortak görüş, "Türkiye'nin yeri Avrupa Birliği'dir, kaybedecek zamanımız yoktur" cümlesiyle iç kamuoyuna ilân edildi. AB Mevzuatına uyum kanunlarının ağustos ayında TBMM tarafından onaylanmasında bu ortak beyanın büyük tesiri vardır. Şimdi o 175 kuruluşun sayısı 220'ye çıkmıştır. Hedef, yıl sonunda gerçekleştirilecek Kopenhag Zirvesi'nde müzakerelerin başlatılması için karar teminidir. Geniş ölçüde ülkemizin sesi olan ve Türkiye Platformu adını benimsemiş 220 sivil toplum kuruluşu, dün İstanbul'da İKV/ İktisadi Kalkınma Vakfı'nın organize etmesiyle bir kere daha bir araya geldi. Türkiye Platformu bu defa AB'ye sesleniyor: İşte müzakerelerin başlaması için gerekçeler... -Adaylığımızın teyit edildiği Helsinki Zirvesi, AB ile ilişkilerimizde bir dönüm noktasıdır. Türkiye, bu dönemde büyük bir ekonomik kriz yaşamasına rağmen tam bir kararlılıkla AB'ye uyum çalışmalarını sürdürmüştür. -2001 yılında Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı anayasa değişiklikleri ile 1. ve 2. uyum paketleri gerçekleştirilmiştir. -2002 yılının ağustos ayında onaylanan 3. uyum paketi ise Türk demokrasisi açısından devrim niteliğindedir. -İdam cezasının kaldırılması, ana dilde yayın ve ifade hürriyetinin genişletilmesi... gibi başlıkları ihtiva eden 3. uyum paketiyle Kopenhag Siyasi Kriterlerine büyük ölçüde uyum sağlanmıştır. -Unutulmamalı ki 3. uyum paketi, seçim kararı almış bir meclisin eseridir. Böyle bir çalışma demokrasi tarihinde ender rastlanacak olaylardandır. -Siyasi iradenin kaynağı Türk milletinin AB'ye dönük ısrarlı talebidir. -Yapılan araştırmalar, halkın yüzde 70'inin AB'ye tam üyeliği istediğini ortaya koymaktadır. -Cemiyetin her kesimini temsil eden 220 Sivil Toplum Kuruluşu'nun Türkiye Platformu çatısı altında toplanmaları bunun en net ifadesidir. -Varılan aşamada Türkiye, artık Kopenhag'da müzakerelerin alınması kararını beklemektedir. Bu hakkımızdır. Helsinki Zirvesi'nde aday ülkelere eşit şartlarda davranılacağı taahhüt edilmiştir. Bu taahhüde uyulması gerekir. -AB, Türkiye'nin siyasi kriterlere uyum yönünde gösterdiği performansı müsbet bulmakla birlikte müzakerelerin başlatılmasında uygulamanın belirleyici olacağı ifade edilmektedir. Oysa uygulamayı sağlayacak yönetmeliklerin hazırlık çalışmaları zamanında başlatılmış, siyasi kriterlere ilişkin taahhütlerin tamamının hayata geçirilmesi için de 15 Kasım hedef alınmıştır. Buna dair Başbakanlık genelgesi çıkmıştır. O halde Türkiye, Rusya ve İsrail'le aynı yere konamaz. Türkiye Platformu, AB'ye hitaben bir de ortak bildiri yayınlıyor. Bu bildiri, aynı zamanda muhatap kuruluşlara mektup halinde gönderileceği gibi üye ülkelerin belli başlı gazetelerinde ilân olarak da yer alacak.