İBB’yi sıçrama tahtası olarak gören Ekrem İmamoğlu ve destekçileri, devrin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tasfiye için Özgür Özel’i sahaya sürdüler. Bu iki isim, kürsüde ortak bir açıklama yapacakları zaman Sn. Özel, genel başkan olmasına rağmen Sn. İmamoğlu’ndan ancak artakalan yeri ve artakalan zamanı kullanabiliyordu. Özgür Özel’in CHP’yi seçimlere taşıyacağı ve ardından da emâneti sahibine iâde edeceği o günlerdeki genel kanaatti.
Kapalı kapılar ardındaki hesaplar çarşıya uymadı.
Umulmayan taş, baş yardı.
El, beyden yaman çıktı…
Özgür Özel, seçimlere kadar olan dönemi itidalle geçirdi. 31 Mart Mahallî Seçimlerine giderken belki de içeriden çelme yediği, eteği çekildiği, küçümsendiği hâlde azimle çalıştı, yoluna devam etti ve kazandı.
Tek Parti Zihniyetiyle milletinden uzak düşmüş CHP, çok nadir de olsa kendini yenileme hamleleri yapmıştı. Bunlardan ilki Bülent Ecevit zamanında 1970’lerde oldu. İkinci ve daha büyük hamleyi Özgür Özel yaptı. Ecevit, ancak koalisyon kurabilmişti. Gerçi, biri genel seçim, diğeri yerel seçimdir ama netice itibariyle Özel’in CHP’si daha ziyade halktan kopuk Beyaz Türklerle Kemalizm fanatizmine hapsolmuşların ve kendini seçkinler gören azınlığın partisine dönüşmüş bir yapıda 75 yıl sonra ilk defa bir seçimden birinci parti olarak çıktı.
Özgür Özel ve ekibi, seçim sonuçlarını, bir görmemişlik taşkınlığına döndürmedi. Bunun ne demek olduğunu, “Karaoğlan” ünvanlı Ecevit’in 1973’te seçimi kazanması üzerine Başbakan Demirel’in evini çeviren CHP’li yığınların Nazmiye Hanıma karşı sarf ettikleri hakaretleri hatırlayanlar bilirler. Aksine; Özgür Özel, makama hürmetten söz etti ki bizim geleneğimizde vardır. “Cumhurbaşkanımızı ziyaret edeceğim” dedi. Vaki görüşme talebi üzerine de Sn. Erdoğan, gün verdi ve iktidar ve ana muhalefet partisi başkanları, 2 Mayıs 2024’te AK Parti Genel Merkezinde bir araya gelerek 1 saat 35 dakika süren bir konuşma yaptılar. Bu müzakerede Sn. Özel’in dile getirdiği bazı talepler, kısa süre içinde uygulama olarak yerini buldu. CHP’de yeni genel başkan “müzakere” diyerek Cumhurbaşkanının kapısını çalarken selefi Sn. Kılıçdaroğlu “müzakere değil, mücadele!” diyordu.
Sürecin diğer yüzü de şudur:
Cumhur İttifakı’nın iki lideri Sn. Erdoğan ve Sn. Bahçeli, vatandaşın 31 Mart’ta sandıkta yaptığı tercihi, öpüp başlarına koyduklarını daha ilk saatten itibaren milletle paylaştılar. Aslında Özgür Özel’in sonraki el sıkışmaya yönelik söz ve adımlarının başlangıcı seçim sonuçlarına gösterilen bu hürmet olmuştur. Seçimden sonra 2019 yanlışlığı tekrarlanarak mahkemeye koşulsa, öfke hissedilseydi Özgür Özel, yakınlaşma adımları atamazdı. Havayı iyi sezdi, şartları değerlendirdi zekâsını çalıştırdı. İktidarla kuracağı yapıcı çalışmalar, kendisini “eğreti başkan” görüntüsünden kurtaracak ve koltuğunu sağlamlaştıracaktı. Sn. Erdoğan ve Sn. Bahçeli’nin de bu hâli görüp, tatmin olmaz tehlikeli ilişkiler içindeki bir politikacıya mukabil Özel’e destek vermedikleri iddia edilemez. Bu şartlar yaşanırken Cumhurbaşkanının, CHP’ye iadeyi ziyaret yapacağı açıklandı. Söz konusu ziyaret, 11 Haziran 2024 günü Sn. Erdoğan’ın Sn. Özel’le CHP Genel Merkezinde buluşmasıyla gerçek oldu.
Görüşmede Cumhurbaşkanı, darbe kirleri olmayan yeni ve yerli bir anayasayla, teröre karşı birlik ve ekonomide popülizmden uzak durma ve siyasette nefret dilini terk gibi maddeleri önceledi. Ana muhalefet partisi genel başkanı da emekli maaşlarıyla bayram ikramiyeleri, asgari ücretin yükseltilmesi, kayyım mes’elesi ve benzeri mevzulara ağırlık verdi. İlk semereler de daha toplantı devam ederken alındı. KTC-Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 50. yaş kutlamasına dünyaya birlik mesajı vermek için her iki isim birlikte gidecekler. Kezâ, toplantıda Cumhurbaşkanı kayyım mes’elesine de açıklık getirdi. Kanunlara riayet eden ve Türkiye aleyhine çalışmayan belediyelere kayyım tayin edilmeyecektir.
İki genel başkan arasında 11 Haziran 2014 günü saat 16’da yapılacak olan bu toplantı başlamadan evvel bütün haberciler, bu konuya kilitlendiler. Türkiye ve Rusya, Türkiye ve Çin, Türkiye ve Amerika…. devlet başkanları, buluşsalardı ancak bu kadar alâka çekerdi. Bu durum tabiî midir?
Hayır!
Nihâyetinde bu ülkenin iki parti başkanı bir araya gelmişlerdir. Bu kadar sade bir mes’elenin böylesine ağır gündem olması anormaldir. Şimdiden sonra yapılması gereken normalleşmedir. Artık o sertlikler, kırıcı sözler, ölçüsüz dil arkada kalmalıdır. Ana muhalefet partisi liderinin, iktidar partisi liderini önce Meclis’te, sonra partisinde ziyaret etmesi ve bu ziyaretin iade edilmesiyle güneş kararmadı, denizler donmadı, dağlar devrilmedi. Aksine bu yumuşama, ânında vatandaşa sirayet etti. Bizatihi İslâmiyet’in kendisine düşman bir gazeteyle bir kısım şifa kabul etmez illetli kimselerin taassuptan kurtulmaları mümkün değildir. Onlar, yollarına giderler. Geniş kitle memnun.
Bu barış, birlik ve yumuşa iklimi devâm etmelidir. Bundan böyle Cumhurbaşkanın, muhalefet liderlerini, birlikte veya ayrı ayrı 3 veya 4 ayda bir belli aralıklarla ve fevkalade gelişmeler olduğunda kabul etmesi isabetli olur. Bakanların, gerekli konularda muhalefeti bilgilendirmeleri de faydalı olacaktır.
'Türkiye Yüzyılı' veya 'Türk Asrı'nda aklıselim ve fedakârlığın hâkim olduğu, seviyeli ve olgun bir siyaset ve varlığımızı 2071 Kızılelma’sına taşıyacak milletine tercüman bir Anayasaya ihtiyaç var.
Allah reisimize hayırlı uzun ömürler versin
Daha düne kadar çocuk Kur'ân ı kerîm kurslarına "ortaçağ zihniyeti" diyorlardı. Çıkıp bir özür dilendi mi? Ne çabuk unutuldu...