*Bayramınızı tebrik ederiz. Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, İngiliz Dışişleri Bakanı Jack Straw'u kabulden sonra Türkiye'nin Irak harekatı sırasında tesisleri Amerika'ya açacağını söyledi. Sözü aynı gün Ankara'da olan ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz adeta havada kaptı. Duyduklarımıza inanamadık. Fevkalade üzüntü verici, fevkalade can sıkıcı bir haber. ABD'nin alınması ve harcanması sıkı kayıtlara bağlı para vaadi karşılığında hava limanı, liman ve asker istediği hatırdan çıkartılmasın. Değerlerimizi parayla mı satacaktık? Bereket ki Genelkurmay ve Dışişleri, düzeltme cihetine gittiler. Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Büyükanıt, ziyaretlerine gelen Amerikalılara bu yönde alınmış siyasi bir irade olmadığını söyleme basiretini gösterdi. Hariciye ise "Dışişleri Bakanı'nın sözleri taahhüt manasına gelmez, hatırlanabilecek alternatiflerden biridir" diye açıklama yaptı. Yaşar Yakış Bey'le 3 yıl kadar evvel Kahire'de tanıştık. Buradaki "bey" kelimesini nezaketen kullanmıyoruz. O sıfata layık bir insan. Tanıştığımızda hep Ortadoğu'da çalışmıştı. Bu yüzden batıya geçme arzusundaydı. Dolmabahçe Sarayı'ndaki bir kokteylde konuyu devrin Dışişleri Bakanı İsmail Cem'e açtık. Sayın Cem, "Doğru, dedi, Avrupa'da hiç görev yapmadı" Bu temasımızdan kısa süre sonra Viyana büyükelçimiz oldu. 1 yıl kadar evvel de devlet, İslam Konferansı Genelsekreterliği için teklifte bulundu. Biz de teklife bu sütundan destek verdik. Ama kısmet değilmiş. Sonra AK Parti "Kurucular Kurulu"nda ismini gördük. Cumhurbaşkanı Sezer'in Başbakan Gül tarafından kendisine sunulan listede yaptığı 3 değişiklikten biri Yaşar Yakış'ın Dışişleri Bakanlığı'na kaydırılmasıydı. Çok yerinde oldu. Onun gibi Erkan Mumcu'nun Milli Eğitim'e, Vecdi Gönül'ün Milli Savunma'ya kaydırılmaları da tam isabetli olmuştu. Hariciyenin her kademesinde pişmiş. Devletin İKT Genel Sekreterliği'ne layık gördüğü ve en sonunda da Dışişleri Bakanı olması tercihan tensip edilen bir isim. Doğu-Batı'dan birkaç dile hakim bir diplomat, bir siyasetçi... Evet işte o insan, "Yakış" soyadını zora sokan bir laf telaffuz ettti. Sadece soyadını değil. Devleti de... O günden beri Amerika ve İngiliz politikacıları adeta bayram ediyor. Bayram, Türkiye ve Irak halkı için buruklaşırken onlar erken gelen bir neş'eyi yakaladılar. Bütün bunlar neden oluyor? "Beşer şaşar" demişler. İnsan hatadan münezzeh değil. Yaşar Yakış da hata eder diğerleri de. Önlemenin yolu ayak üstü konuşmamaktır. Böylesi hayati meselelerde şifahi beyan yerine mutlaka yazılı açıklama yapmalı. Kamera ışıkları altında uzanan her mikrofona konuşmak telafisi zor sıkıntılara yol açabilmektedir. Üstelik o konuşmalar çok kere yorgun, uykusuz ve uzmanlara danışmadan yapılıyor. Yeni bir üslup geliştirerek bu alışkanlığı terk etmeli. Şimdi sayın Yakış dostumuza düşen sözlerini tashih etmesidir.... "Bazılarının yanlışlıkla söyledikleri gibi Türkiye'de yabancı üsler değil, iznimizle kurulmuş ve kontrolümüz altında olan askeri tesisler vardır. Müttefiklerimizin bu tesisleri veya ihtiyaçları olan başka imkânları kullanabilmeleri devletimizin tasvip ve müsaadesine bağlıdır. ABD'nin velev ki BM kararı olsa bile muhtemel bir Irak harekâtında ülkemizin bazı imkânlarından istifade edebilmesi öncelikle böyle bir harekat üzerine Türkiye için doğacak kayıp ve kazançların devletin bütün organlarınca yapılacak hayati önemdeki değerlendirmeler ve Washington vaadlerinin inandırıcılığıyla mümkündür". Yaşar Yakış, bu düzeltmeyi bizzat yapmalı. Aksi takdirde kendisi de partisi de Türkiye de zorda kalabilir.