Yenilen pehlivan güreşe doymazmış...

A -
A +

Ali Desidero diye bir reklam tiplemesi vardı, külhani ağızla konuşan bir oyuncu. Bu oyuncu, reklamlardan birinde kendinden emin ve havalı haliyle şöyle bir repliği konuşurdu. "Gittim baktım hepsi de okumuş çocuklar". O'nun "okumuş çocuklar" diye seyirciye rapor ettikleri bir grup mühendis. Bir külhanbeyi, senelerce dirsek çürüterek mühendis olmuş insanlara takdirini böyle dile getiriyor. Acaba neden? Bunun neden böyle olduğu üzerinde durmayacağız. Sadece diyalogları yazan reklamcıları tebrikle yetiniyoruz. Onlar, olumlu anlamda toplum mühendisleri. Durup dururken nereden çıktı bu Ali Desidero nostaljisi? Şu meclis manevraları hatırlattı o eski reklamdaki sözü... Bizim manevra dediğimizi siz ayak oyunu diye okuyabilirsiniz. Şu muhteremlere bakınız... Hayır hayır. "Muhterem" kelimesini kat'iyyen küçümseme mânâsında kullanmıyoruz. Hatta geçmiş yazılarımızdan birinde belli yaşa kadar olanlara "sayın" daha üstündekilere "muhterem" diyebilmeliyiz şeklinde bir teklifimiz de olmuştu. Evet onlara baktığımızda hepsi de okumuş siyasiler. Hepsi meslek, etiket, unvan sahibi. Bunlar ikiye ayrılıyor. Bir kısmı listelere giremedi. Bir kısmıysa partisiyle birlikte ümidsiz vak'a. Ki "anların cümlesine" küskünler denmekte. Fesübhanallah!.. Bir kere daha soralım. Kime, niçin ve ne hakla küsüyorsunuz? Bu millet, size bir vekalet verdi... Şimdi o vekalet geri alınıyor. Ömür boyu sürüp giden vekalet var mı? Her sabah yeni bir senaryoyla gülünçleşiyorlar. Şöyle de denebilir. Her sabah, yeni bir senaryoyla çocuklaşarak gülünçleşiyorlar. Çocuklarıyla torunlarının yüzüne de mi bakmıyorlar? Seçim kararını meclis almıştır. O kararın altında kendi imzaları var. Şimdiyse kendi kendilerini tekzip etme peşindeler. Hukuk da siyaset de hak da bu kadar çekilip sündürülmez. Ayıp oluyor. Hem de çok ayıp. Koca koca yaşta, koca koca mesleklerde anlı-şanlı kişiler, oyuncağı elinden alınmış hırçın çocuğa döndüler. Her gün yeniliyor. Sonra tekrar peşreve başlıyorlar. O itibarla TBMM'nin olağanüstü toplantıya çağrılmasına dair davetlerinin Meclis Başkanı Ömer İzgi tarafından reddedilmesi isabetli olmuştur. 40 gün kalmış bir genel seçimi erteletmek hangi akla hizmettir? Şahsî menfaat, genel yararın bu kadar üstüne alınamaz. Meclise girememek ölüm değildir. Maksat hizmetse onu her yerde yapabilirsiniz. Yeter ki içinizden gelsin ve niyetiniz halis olsun.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.