Bu yazı Türkiye'yi birbirine katacak!

A -
A +
İnterneti hayatımızın başköşesine buyur ettiğimiz günden beri huyumuz, suyumuz değişti. Gerçek hayatta ilgi çekebilmek için yaptığımız her şeyi dijital ortama transfer ettik.
Millet olarak hitimiz artsın, daha fazla tıklanalım diye çekmediğimiz numara kalmadı.
Çok sıradan bir şey yaşarken bile, bir reklam direktörü gibi düşünüyor, magazinci mantığıyla kurgu arayışlarına giriyoruz.
Herkesin yaşadığı rutinlerden bahsediyorum.
-
Mesela birisi dayıoğluyla kahve içmeye çıkıyor. Çıplak gözle baktığınızda anormal bir durum yok. Ama eş zamanlı olarak bu arkadaşların sosyal medya hesaplarına bakarsanız durum değişiyor.
Bu masum kahve içme eylemi öyle bir servis ediliyor ki, ister istemez özeniyorsunuz.
Kahve fincanının ters ışıkla oluşturulmuş ve Instagram efektleriyle süslenmiş bir resmi çekiliyor. Olaya daha entelektüel bir hava katmak istenirse, kitapçıların çok satanlar rafından alınan ve henüz okunmamış bir kitap fincanın yanına yatırılıyor.
Altına da "Kuzenle kahve kaçamağı" türünden spot bir cümle yazılıyor.
-
Markaların imaj oluşturma gayreti, insanlara sirayet etmiş durumda yani. Yaşadığımız her ana bir hikâye yazıyor, attığımız her adıma başlık buluyoruz.
Bir sonraki günün manşetine karar verebilmek için kafa patlatan yazı işleri servisi gibi stres içinde yaşıyoruz.
Sırf Instagram hesabında paylaşmak için insan kek, pasta yapar mı ya? Birileri görüp de özensin diye sofra mı kurulur?
Veya daha çok kişi tarafından okunmak için yazıyla alakasız bir başlık atılır mı?
Adam internette haftada iki kere yazı yazıyor. Bakıyor kimseden tık yok. O da tutup öyle bir başlık atıyor ki merak edip açıyorsunuz.
Ama sonuç hüsran! Başlıkla yazının alakası yok!
Olacak iş mi şimdi bu?
-
Normal gazete okurken sadece başlıkları okuyup ülke gündemine dair genel bir fikir elde edebiliyorsunuz.
Ama aynı şeyi internet üzerinden yaparsanız kafa gidiyor resmen.
Ünlü bir sanatçı öyle bir şey demiş ki...
Karısını o halde görünce şoka girmiş...
Başbakan öyle bir laf etmiş ki...
Ekonomide şaşırtan rakamlar varmış...
2015'te bu ürünlere zam yokmuş...
-
Bu nedir kardeşim ya? Bir dünya laf kalabalığı birikiyor zihninizde, bir tane anlam yok.
Da Vinci'nin şifresi! Çöz çözebilirsen.
Tabii millet tıklasın ve sayfanın hiti artsın diye yapılıyor bu numaralar. Vitrinde defile resmi, içeride ekonomi gündemi...
Sayfaların hiti artıyor olsa bile, kimse bu hitte bir bit yeniği var diye düşünmüyor mu?
-
Bir de başka bir mesele var. Genellikle dijital ortamda başlayan alışkanlıklar, bir süre sonra asıl hayatımıza da sirayet ediyor.
Yakında ortamlarda gerektiği kadar ilgi göremeyen insanlar bu tür spotlar kullanmaya başlayacak diye endişe ediyorum.
Düşünsenize eve gidip eşime, "Bugün öyle bir gelişme oldu ki..." deyip, yürüyüp içeri gidiyorum. Maksat merak etsin de peşimden gelsin.
Veya arkadaş ortamında, "Böyle kaza görülmedi" deyip susuyorum.
Babasının kendisiyle yeterince ilgilenmediğini düşünen çocuk, "Ödevimi yapmadığım için öğretmen yanıma geldi ve..." deyip susarsa ne olacak?
İlk seferde belki bir şey olmaz ama devam ederse babanın bir şekilde o çocuğa fena halde tıklayacağı kesin.
-
Her faaliyetimize manşet atmaktan gerçekten yorulduk artık. Resim çekmekten, fotoğraf altı yazmaktan, yer bildiriminde bulunmaktan bitap düştük.
Çoban kulübesinde padişah rüyası görmeye devam etmeyelim artık.
Sadece kendi hayatını izleyen bir gazeteci, sadece kendi hikâyesini yazan bir romancı, sadece kendi fotoğraflarını çeken bir fotoğraf sanatçısı olur mu?
Biraz gevşemememiz lazım. Bir süreliğine de olsa hiçbir şeyi paylaşmadan yaşasak inanın dinleneceğiz.
Çünkü kendimizle baş başa kalmaya çok ihtiyacımız var...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.