İnsan çoğu zaman kendisini övmek ister. Bazıları bunu bodoslama yapar. Bazıları da “Hep kendisini övüyor” demesinler diye taktik geliştirir. Bu taktiklerin en popüleri de başkalarının ağzından kendini övmektir.
Yani kişi, birinci tekil şahısta kendini eleştirir gibi yaparken, üçüncü tekil ve çoğul şahıslardan destek alarak hikâyeyi kendi lehine çevirir. Durumu somutlaştırmak adına kendimden bir örnek vereyim:
Meslekte 25 yılı devirmişim. Odama mesleğe yeni başlamış bir öğretmen geliyor. “Hocam, sizin engin tecrübelerinizden istifade etmek istiyoruz” falan diye bir girizgâh yapıyor. Ben de fırsattan istifade başlıyorum anlatmaya…
Öğretmenlik yaparken bizim de çok hatalarımız oldu. Mesela bir keresinde çok sinirlenip bir öğrencinin kafasına kitapla vurmuştum. Ailesi okulu arayıp beni şikâyet etmiş. Ertesi gün okul müdürü beni odaya çağırdı. “Hocam” dedi. “Sen bu okulun en kral öğretmenisin. Çocuklar senin için ölüyor. Veliler senden hep sitayişle bahsediyor. Bizim okulumuza çok büyük değer kattın. Sen böyle bir hatayı nasıl yaparsın?”
Çok mahcup oldum tabii. Yerin dibine girdim. Diğer öğretmenler de çok şaşırdılar. Herkes, “Salih gibi kaliteli ve mümtaz bir kişilik böyle bir davranışta nasıl bulunur?” diye aralarında konuştular. Neyse, geçmiş zaman… Cahildik, tecrübesizdik işte…
Ne oldu şimdi? Kendimi yerdim ve herkes yedi öyle mi?
İnanın yemezler.
Bir de kişinin teşhir dürtüsünü engelleyemediği zaman ortaya çıkan klinik bir vaka var. Yani kendimi paylaşmak ve beğenilmek istiyorum. Ama narsist damgası yemek de istemiyorum.
Bu durumda ne yapıyorum? Kendime olan aşkımı hafif mizah ve biraz öz eleştiri sosuyla seyreltip servise hazır hâle getiriyorum.
Sahnede konuşma yaptığım bir video var mesela galerimde. Gayet düzgün çıkmışım. Işık yüzüme tam olması gerektiği gibi düşmüş. Normalde elimi kolumu çok iyi kullanamam ama bu yirmi saniyelik videoda beden dilim şiir gibi… Jest ve mimikler cümlelerle uygun adım akıp gidiyor.
Birkaç kez kendime hayran ola ola seyrediyorum görüntüyü. Bu kadar iyi çıktığım bir videoyu kesinlikle paylaşmam lazım. Ama daha önce “teşhir ürünü hayatlar” falan diye bir sürü yazı yazmışım. Kendini paylaşan insanlara üst perdeden ayar vermişim. O zaman kendimle çelişmemek için bir numara çekmem lazım.
Videoya birkaç filtre ekleyip paylaşıyorum. Altına da “Herkes sıkılmış. Şu konuşma bitse de gitsek diye bekliyorlar ama susmaya hiç niyetim yok” yazıyorum. Cümlenin sonuna da birkaç mahcup gülme emojisi ekliyorum.
Oldu bitti işte.
***
Bir de asansör aynasında çektiğim bir fotoğraf var. Müthiş yakışıklı çıkmışım. Normalde çene altında boğumlanan gıdığım gözükmüyor. Kemer üzerinden bombe yaparak yaylanan göbeğim paltonun altına saklanmış. Asansörün loş ışığı alnımdaki çizgileri ütülüyor, burnumdaki siyah noktaları ve cilt lekelerini elinde çitiliyor.
O derece pürüzsüz bir an yani!
“Bu fotoğrafım kitlelere ulaşmalı, herkes beni beğenmeli” diye düşünüyorum. Narsist duygularımı sempatik bir metinle aklamak ve beğenilme arzumu saklamak için de paylaşırken şunu yazıyorum:
“Dört kişilik asansöre tek başıma zor sığıyor olmam şaka mı? Acil diyet!”
Yiyor mu millet peki? Asla!
O zaman yapmamak lazım.
Salih Uyan'ın önceki yazıları...