Hayat tarzı ve ikindinin farzı

A -
A +
"Boş zamanlarında ne yaparsın?" sorusuyla ilgili kafamda çok fazla soru işareti var.
Boş zaman, hiçbir şey yapılmayan zaman mıdır, yoksa boş şeyler yapılan zaman mıdır?
Eğer hiçbir şey yapılmayan zamansa, "Boş zamanlarından ne yaparsın?" sorusu çok saçma.
Ama eğer boş şeyler yapılan zamansa, "Boş zamanlarımda kitap okurum" türünden cümleler biraz arızalı.
Çünkü bu mantığa göre kitap okumak boş bir eylemmiş gibi algılanıyor.
-
Aynı gelire sahip iki insan düşünün. Bu insanlardan bir tanesinin parası var, diğeri sürekli, "Hiç param yok" diye ağlıyor.
Parası olan kişinin iyi planlama yaptığını ve bütçesine göre harcama yaptığını düşünebiliriz. Ama aynı gelire sahip olduğu halde hiç param yok diyen kişiyle ilgili iki ihtimal vardır;
Ya para biriktirip, yatırım yapıyordur. Ya da iyi planlama yapamadığı için gereksiz şeylere para harcıyor ve bu yüzden sürekli parasız geziyordur.
"Hiç boş vaktim yok" diyen bir kişiyle ilgili de aynı durum geçerli değil mi?
Zamanı yatırım aracı olarak kullanmak dışında başka bir seçeneğimiz yok.
Çünkü dakikaları biriktirmek mümkün değil!
-
Meşhur bir karikatür var. Karenin bir tanesinde adam arabanın direksiyonunda, "Araba çok masraflı ama işe gitmek için ihtiyacım var" diyor.
Diğer karede ise adamı ofiste görüyoruz. Orada da, "Arabanın taksitini ödemem için çalışmam lazım" diyor.
Bir de çalışan hanımların ilginç bir paradoksu var.
Çalıştığı için çocuğa bakamıyor ve bir bakıcı tutuyor. Daha sonra niye çalıştığını soranlara, "Bakıcının parasını ödeyebilmem için çalışmam lazım" diyor.
Tavuk-yumurta olayı yani!
-
Şimdi bir insan düşünün. Her gün sabah kalkıyor. Duş alıyor, tıraş oluyor, giyiniyor.
Giyinirken en az yarım saat harcıyor. Kırkayak gibi doldurduğu ayakkabı dolabından ayakkabı seçiyor. Saatin rengini çorabına uydurmak için dakikalar harcıyor.
İşe gidiyor. Maillerini kontrol ediyor. Gazeteleri okuyor. Toplantılara katılıyor. Dedikodu yapıyor, bulmaca çözüyor.
Arkadaşlarıyla öğle yemeğine çıkıyor. Akşam spora gidiyor. Dönüşte bir kafeye oturup kahve içiyor. Eve gelince internete giriyor, Candy Crush oynuyor.
Yatağa uzanıp biraz kitap, gazete okuyor. Televizyonda kanallar arasında biraz dolaşıp uyuyor.
Ertesi gün yine aynı macera devam ediyor.
Bu temponun arasında namaz kılmak gibi bir gündem oluştuğunda ise hep aynı cümle kuruluyor.
"Biz de kılmak istiyoruz sonuçta ama vakti uyduramıyoruz bir türlü. Çok yoğunuz."
Yani ezan okunmaya başlayınca birden yelkovan hızlanıyor, işler yoğunlaşıyor.
24 saat içinde 4 rekat için 4 dakika bulunamıyor.
Sonuç olarak insanlar vakitlerini bir şekilde dolduruyor. Ama önemli olan neyle dolu olduğunuz!
Balona sorsanız onun da içi dolu...
-
Gün gelecek vaktimiz dolacak.
Zamanın gerçekten olmadığı o gün, dünyada hayırlı iş olarak ne yaptığımız sorulduğunda, "Zaman yoktu" diyemeyeceğiz.
Çünkü zaman, o soruyu cevaplamak için verildi bize.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.