Birkaç hafta önceydi. İş yerinde yemekten çıktım, odama doğru yürüyordum. Bir arkadaş yanıma geldi. Yüzünde ilginç bir gerginlik fark ettim.
“Ne oldu, hayırdır?” dedim.
Eliyle göğüs bölgemi gösterdi. Eğilip baktım gömleğe bir şey falan mı döktüm diye. Bir şey göremedim.
Gergin bekleyiş devam ederken, arkadaş kaşını gözünü oynatarak “Olduğu gibi gözüküyor” dedi üst bedenime doğru bakarak.
Ellerimle istemsiz bir şekilde göğüs bölgemi kapatmaya çalışırken, “Ne gözüküyor ya?” dedim. Aklıma binbir türlü şey geldi.
Arkadaş kulağıma doğru eğilip “Atlet” dedi fısıldayarak. “Beyaz gömleğin içine atlet giyilir mi hocam?”
O an nasıl bir psikoloji içine girmişsem ceketin yakalarını çekiştirerek önümü kapatmaya çalıştım. Sonra hızlı adımlarla odaya doğru yürüdüm. Arkadaş da arkamdan geldi.
Odaya girince yaptığımın ne kadar yanlış olduğunu, bir yönetici olarak bu tür şeylere dikkat etmem gerektiğini anlattı yine gergin bir yüzle. “Sen niye benim atletimle ilgili bu kadar dertlendin ya?” dedim sinirimi belli etmemeye çalışarak.
“Benim için sıkıntı yok ama iyi gözle bakmazlar” dedi arkadaş. "Arkandan kınarlar, hırbo derler. O yüzden uyarayım dedim.”
Hırboyu duyunca itiraz etmeye çalıştım ama arkadaş “Deniz şortunun altına don giymek gibi bir şey bu. Hiç mazeret üretme bana!” diye bel altından vurunca sustum.
Arkadaş çıkınca aynada, beyaz gömleğin içinde utangaç bir tavırla duran atletime baktım. İç çamaşırımdan hiç bu kadar utandığım bir an olmamıştı.
İyi gözle bakmazlar ha! Vay arkadaş! Bu ne şiddet bu celal!
İhrama mı giriyoruz, kefenleniyor muyuz?
O günden sonra atletimle vedalaşmak için mücadele ettim ama olmadı. Atletsiz yapamadığımı net olarak anladım. Koridordaki o ani saldırı karşısında suskun kaldığım için de pişman oldum.
Ama bundan sonra birisi bu konuda beni eleştirirse cümlelerim namluda bekliyor. Hiç öyle ezilip büzülmeyeceğim.
“İyi de ben bu saçma kural yüzünden, karşımda oturanların gömlek düğmeleri arasından fırlayan göbeğini görmek zorunda mıyım?” diye karşı saldırıya geçeceğim. “Civarda kimin göbeği kaç kat, kimin göbek deliği hangi yöne bakıyor ezberledik” diyerek net duruşumu belli edeceğim.
Otururken frikik vermemek için sürekli gömlek düğmelerini çekiştiren hemcinslerime inat atlet giyeceğim. Yaz kış hem de! Kınayan kınasın.
En büyük utancımız da bu olsun!
***
Benzer hadiseleri daha önce de yaşadım ben. Yine bir arkadaş, sağ arka cebimden cüzdan çıkardığımı görünce kenara çekip, “Hemen değiştir şu cüzdanı” demişti. “Bu devirde arka cepte cüzdan mı taşınır?”
Başka birisi de belimdeki kemeri gösterip, “Hocam, çekim mi var?” demişti gülerek. Ben “Ne çekimi?” falan diye olayı anlamaya çalışırken de “Seksenler dizisi final yapmadı mı ya?” diyerek sarkastik bir saldırı gerçekleştirmişti.
Gördüğünüz gibi sistematik bir taarruz var giyim tarzım ve aksesuarlarımla ilgili. Ama el âlemi dinlersek atlet, kemer derken üstümüzde bir şey kalmayacak. O yüzden taviz tavizi doğurur hesabı temkinli davranıyorum.
Cüzdanla ilgili sıkıntı yok. Artık arka cepte taşımıyorum. Kemeri de biraz kilo verirsem çıkarabilirim belki. Ama atlet benim kırmızı çizgim.
Kimse kusura bakmasın!
Görünmediği ve rahatlık verdiği sürece kemer de takarım, askı da takarım. Başkasının atletiyle uğraşanlara bir bakın bakalım, ayakkabısının üstünde pantolonunun paçaları kaç boğum!
Memleketin derdi bu hocam siz bari yapmayın
Niye, kemer takmak demode mi imiş, ben de takarım, herkes de takıyor?
Geçmiş olsun:)