Yine mükemmel bir yazı!

A -
A +

Yazıya kafa karıştırıcı bir cümleyle başlıyoruz: “İnsanın kendisiyle ilgili farkında olduğu şeylere dair farkındalık düzeyi düşüktür.”

 

Şimdi biraz açalım konuyu…

 

Diyelim ki ortada bir kriz var ve siz de bu krizi çözmeye çalışıyorsunuz. Eğer içinizden bir ses sürekli olarak, “Çok iyi yönetiyorum bu krizi ya!” diyorsa, o krizi aslında iyi yönetemediğinizin bir göstergesi olabilir. Çünkü krizi gerçekten iyi yöneten bir kişi ha bire “Çok iyi yönetiyorum” diye düşünmez. Onu başkaları düşünür.

 

Veya İngilizceyi gerçekten akıcı konuşuyorsanız, ne kadar akıcı konuştuğunuzu düşünmezsiniz. Çünkü İngilizcesi zaten iyi olan kişi, iyi konuştuğunun farkına varmaz. Ama dil akmıyorsa, aklınız hep orada olur. Hasbelkader güzel bir cümle kurduğunuzda “Helal olsun bana, sular seller gibi konuşuyorum” diye düşünürsünüz.

 

Acemi şoförler arabayı tek hamlede park ettiğinde büyük bir coşku yaşar mesela. İnip kaldırımla lastik arasındaki açıyı falan kontrol edip kendini tebrik eder. Ama kırk yıllık şoför nasıl park ettiğini fark etmez bile.

 

Bu aslında bilinçaltının bir oyunudur. Bilinçaltımız eksik ve kusurlu olduğumuz alanlarla ilgili bilincin üstüne bir tür terapi uygular. Bilinç düzeyinde yaşanan yeterlilik hissi, yetersizliğin ve zaafın göstergesidir yani.

 

Eğer yetersizlik hissi düşükse, bilinçaltının teselli makamındaki yakarışları sadece düşünce olarak gerçekleşir. Yetersizlik hissi arttığında ise dile vurur ve insan farkında olmadan bütün zaaflarını ortaya döker.

 

“Ben çok dürüst bir insanım” diyerek dürüst olmadığını gösterir mesela. “Benim her inanca saygım vardır” diyerek inançlara olan saygısızlığını açık eder. Sosyal medyasında paylaştığı musmutlu anlarla, aslında özel hayatında ne kadar mutsuz olduğunu anlatmaya çalışır.

 

     ***

 

Şahsen ben de arada bir aklıma gelen “Çok iyi bir yazarım, harika yazılar yazıyorum” düşüncesinden dolayı, çok da iyi bir yazar olmadığımı anlayabiliyorum. Bu arada bunu yazarken, “Ne kadar mütevazı bir adamım” diye düşünüyorum. Bu düşünceden dolayı da aslında pek mütevazı olamadığım gerçeği ortaya çıkıyor.

 

Şimdi de yazdığım son cümleden dolayı içimden bir ses, “Çok şeffaf bir adamsın, hiç kompleksin yok, helal olsun sana be!” diye seslendi. Neyse, daha fazla uzatmayayım ama yazarken bizzat yaşıyorum olayı. Asla müdahale edemediğim bir iç ses ha bire beni övüyor. Buna da insanın kendi kendisini aldatması deniyor.

 

İngilizcede “self-deception” diyorlar bu olaya. Bir sürü bilim insanının yıllarca çalışma yaptığı bir konu. İnternette yüzlerce bilimsel makale var bununla ilgili. Çünkü böyle bir şeyin nasıl olabileceğini anlamak zor. Yani insan başkasını aldatabilir ama kendisini kandırabilir mi?

 

Kandırıyor işte. Hatta en kolay kendisini kandırıyor.

 

Yani aslında gerçeği çok iyi biliyorsunuz. Ama kendi rahatınız veya çıkarlarınız için gerçeği göz ardı edip hatalı bir algı geliştiriyorsunuz. Bunun farkına varamıyorsunuz. Sonra da “Ben çok uyanık bir adamım” diye ortalıkta geziyorsunuz...

 

     ***

 

Televizyonda bir modacı yabancı bir aktörle ilgili, “O adama şapka yakışmıyor. Çünkü şapka taktığının farkında” demişti. Çok hoşuma gitmişti bu söz. Huy ve karakter özellikleriyle ilgili de aynı durum var. Çok farkında olunan huylar insana yakışmıyor. Veya şöyle söyleyelim: İnsan, içine sindirdiği hâl ve huyların farkına varmıyor.

 

O yüzden iç sesinizi biraz daha dikkatli dinleyin. Herhangi bir konuda sizi övüyorsa, eksik olduğunuz bir şeyle ilgili aslında sizi teselli ettiğini fark edin.

 

Tabii eğer "nefs-i mutmainne" veya "nefs-i raziye" makamındaysanız, sizin bir şey yapmanıza gerek yok. Bize bol bol dua edin.

 

Yazı çok iyi oldu bu arada. Aktı gitti resmen.

 

Haftaya görüşmek üzere...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Hülya19 Eylül 2024 21:38

Mükemmel

Dede Korkut19 Eylül 2024 11:27

"İlim kendini bilmektir" Bu bilimsel özetinizde açıkladıklarınız istikametinde bizim daha çoook yol almamız lazım. İlim, İlim, ilim ille de ilim. İnsan kendini tanıdıkça yaratılmışların sır kapısını da aralıyor zaten. Bu çok güzel makale için teşekkür ederim.