Bir rüya ve güzel mahkûmiyet!..
6 Mayıs 2010 01:00
"Acaba bizimkiler meseleye vâkıf oldular mı? Babam ağzından kaçırmış mıdır?" gibi cevabı askıda sorular, heyecanımı belki de ona katladı. Üstelik neredeyse her akşam internette görüştüğüm kız kardeşim, rüyasında, benim İstanbul'a geldiğimi gördüğünü anlatıp duruyordu. Acaba beni konuşturmak için bir komplo muydu?"
Yaz geliyor. Almanya-Bochum'a geleli yedi ay, koskoca yedi ay geçti. Buraya bir öğrenci değişim programı olan Erasmus Programı'yla geldim.
Esasen üniversitenin lisans programını bitirmiş bulunuyorum. Avukatlık stajımı tamamladım. Avukatlığımı almama ramak kala, yüksek lisans değişim öğrencisi olarak, Almanya'ya geldim.
Geldiğim ilk zamanlardı. Henüz ikinci ayın içerisinde, manevî yalnızlıkla bunalmışken gördüğüm bir rüya üzerine yataktan fırladım.
Bir rüya gördüm; ama ne gördüm?
Uyandıktan sonra, aklıma yalnızca bir fikir düşmüştü. Yaklaşan Kurban Bayramında, İstanbul'a ailemin yanına gitmeliydim. Ve bu gidiş tamamen sürpriz olmalıydı.
Sabahın erken saatlerinde komşu şehirde oturan fikrine değer verdiğim bir ağabeyle istişare yaptım. O ağabey de, "Git, iyi olur!" deyince, hemen internetten uçak biletlerini ayarladım. Şans bu ya, biletler bir hayli ekonomikti.
Bu ziyaretimi gizlemem gerekiyordu. Sürpriz olmalıydı. Fakat ne olsa beğenirsiniz? Babamın kartına ek olan kredi kartımdan yaptığım bilet harcaması, meblağ itibariyle babamın teyidine sunulmuş; babama kısa mesaj ile haber verilmişti.
Elim mahkûm, durumu babama izah ettim. Kimseye söylememesini de tembih ettim. Fakat uçuşumun olduğu bayramın ilk gününe kadar, içimi kurtlar kemirdi.
Acaba bizimkiler meseleye vâkıf oldular mı? Babam ağzından kaçırmış mıdır? Üstelik neredeyse her akşam internette görüştüğüm kız kardeşim, rüyasında, benim İstanbul'a geldiğimi gördüğünü anlatıp duruyordu. Acaba beni konuşturmak için bir komplo muydu? Öğrenmişti de şaka mı yapıyordu?
Bayramın ilk günü, akrabalarla, sabahtan toplanırız. Güzel bir kahvaltı, mükellef bir ziyafet, tatlı sohbetler vb.
Bayramın ilk günü hiçbir şey olmamış gibi ev halkını ve akrabaları, onlar bayram buluşmasında iken tek tek aradım.
Buluttan nem kapar olmuştum. Telefonda, trende olduğumu söylediğim amcamın, "Hayırlı yolculuklar!" demesinden bile işkilleniyordum.
Binbir dolap çevirerek akrabaların yanından, üstelik gecikmeli uçuşum sonrası beni karşılamaya gelen babamı, havaalanında tek başına görüp emin olana kadar, "yoksa onlar mı ailece gelip bana sürpriz yapacaklar?" diyordum içimden.
Kurban Bayramında amcamlarda toplanılmıştı. Yengemle amcam müstakil bir evde yaşıyorlar. İki kapısı var evin. Biri ana giriş diğeri bahçeden... Ve bu camlı kapıdan baktığınızda evin salonunu görmek mümkündü.
Babam ön kapıdan girecek ve ben ise bahçeden, bahçe kapısı tarafına süzülecektim. Bahçe kapısı önündeki heyecanımı tarif edemem. Bir yandan evin içini gözetliyor, bir yandan doğru zamanı kolluyordum.
Bütün akrabalar, babamı kapıda karşılarken sitem ediyor ve nerede kaldın yemeğe oturacağız, seni bekliyoruz diye serzenişte bulunuyordu. O anda bahçenin camlı kapısını sert şekilde çalmaya başladım.
Herkesin ilgisi benim tarafa yönelip de bahçe kapısı açıldığında, kopan duygu selini, gözyaşlarını ve şaşkınlıkları görmeliydiniz...
Keyifle yenen bir akşam yemeği ve sürprizin bütün gece süren etkisi, unutulmaz bir hatıra olmuştu.
Rüyamda ne gördüm, hâlâ bilmiyorum. Fakat kardeşim, beni birkaç defa rüyasında İstanbul'a geliyorken görmüştü. Belki de, kardeşimin bu samimi arzusu ve iyi niyetli beklentisi Allahü teâlâ katında bir dua oluvermiş ve beni bayramda bir aile ziyaretine, âdeta mahkûm etmişti. Güzel bir mahkûmiyet...
> Hasan Hüseyin-İstanbul