11C... Üsküdar Capitol'un hizasında. Akşam vakitleri... Trafik yavaş seyrediyor... Durağa 30 metre var. O an için trafik durmuş. Hareket etmiyor... Kırk yaşlarında kiloluca bir anne... Yanında beş yaşlarında gürbüz bir çocuk. Bir bakıyor ki kendi otobüsü... Tam hizasında... Trafik de durmuş. Hemen el ediyor. Ama şoförün haberi yok. Araç dura kalka durağa gidiyor... Durumu fark ediyor, şoföre sesleniyorum: -Çocuklu bir anne var şoför bey. Şoför duymazdan geliyor. Tekrar yüksek sesle ikaz ediyorum. Cevap enteresan: -On dakkada bir geliyor. Ona binsin. "Durak harici durulmaz!" dese prensipli diyeceğim ama değil. Nice yerli yersiz durduklarını iyi biliyorum çünkü. Galiba ikazıma bozuldu. İnadı tuttu. Artık açmaz. Ama o kilolu haliyle otobüsün yanı başında durağa yetişmeye çalışan annenin haline baktıkça kahroluyorum. Diyorum ki: -Ayıp yaptın şoför bey. Çocuklu anne diyorum sana... Çocuklu anne!.. Anneler günü deniliyor ya... Onun için değil inanın. Halk olarak ruh halimize bakın. Otobüs dolu... Destek çıkan ikinci bir yolcu yok. Otobüs dura kalka ilerliyor. Anne de kucağında çocuk o kilolarıyla yanı başımızda koşmaya çalışıyor. Şoför... İnat etmişçesine açmıyor. Hayret! Bu sırada bir ihtiyar yolcu. Devlet ve yetkiliye kayıtsız boyun eğen bastırılmış kimliğe bir örnek: -Şoför ne yapsın kardeşim. Kurallara uymak lazım... -Çocuklu bir annenin durumu söz konusuysa kural mural olmaz dede. Vay be... 40'lı yaşlarda kabak kafa bir mirasyedi sakız çiğneyerek laf atıyor: -Ne o? Çocuklu annenin dokunulmazlığı mı var? Kararlı bir şekilde bu merhametsizin gözlerine dikiyorum gözlerimi: -"Evet var!" diyorum. Kararlılığım karşısında susuyorlar. Ama neticede 11C otobüsü dura kalka anneyi almadan durağa geliyor. Duraktaki yolcuları alana kadar bu anne de, kucağında çocukla kan ter içinde yetişiyor. İçeride onun için yapılan söz düellosundan habersiz. Şoförün inadına kapıyı açmadığından da... Az önce "Kapıyı açar mısın?" diye el etmişti ya... Garibim onun sebebini açıklıyor nefes nefese... Mahcup bir şekilde: "Otobüsler... Her zaman... Gelmiyor da... Onun için... El kaldırmıştım." Anlıyorum ki şoförün dediği gibi on dakkada bir de gelmiyormuş. Sonuç mu? Bir anne... Bir kusura bakan şoför. Annenin o haline ilgisiz bir otobüs insan... Küçüklerden kendine yer verilmesi için gözü dört dönen ihtiyarın şoföre yağcılığı... Mirasyedi tipin merhametsizliği... İETT Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı, Beyoğlu ilçesinde Hüviyet Bekir İlköğretim Okulu'nda öğrencilere toplu ulaşımda uyulması gereken görgü ve nezaket kurallarını anlatmış. Çocuklardan söz almış. Tebrik ediyorum. İnanıyorum ki 11C şoföründen de böylesi durumlarda biraz daha duyarlı olacağının sözünü de alacaktır. Hüseyin Gürkan-İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00