27 Mayıs 1960'ta böyle olmuştur...

A -
A +

Anayasa çalışmaları var gündemde... Bu çalışmaya demokrat görünerek yön vermeye çalışanlar da. Dünün bu eski tüfeklerini izliyorum ibretle. Bir örnek ile bugünün demokrat görünen o anlayışın dününü hatırlatmak istiyorum. Köy muhtarı, ihtiyar heyeti ve köy bekçisi ile örneklendirerek. Şimdi muhtar diyor ki: "Beni köylü seçti. Görevim köyüm ve köylüme hizmet. Üç beş ailenin çıkarı için köylüme ihanet edemem." Menfaat şebekeleri ise muhtarı ve yardımcılarını seçimle devirmenin mümkün olmadığını biliyorlar. Çünkü köy halkı muhtarı ve kadrosunu seviyor. Öyleyse? "Kafayı çalıştıralım biraz" diyorlar. Çözümü de buluyorlar. Muhtarı koruyan bekçi ve korucuya gelecek vadederek onları kısa sürede kendi yanlarına çekiyorlar. Bu çalışma kısa sürede sonuç veriyor. Önce köyün bekçisi "tamam" diyor. Sonra köy korucusu... Ve belirlenen gece sabaha karşı 03:00'te, muhtarın kapısı çalınır. Kapıyı pijamayla açan muhtar, karşısında bekçi ve korucuyu görünce, uyku sersemliğiyle sorar: -Hayırdır, bir vukuat (olay) mı var? -Hayır muhtar, hayır... Hele sen bir giyin de muhtarlığa kadar gidelim. Hayret!.. Hiç "sen" demezdi bu görevliler. Ne olmuştur bu insanlara böyle? Dilleri mi sürçmüştür yoksa? -Gecenin bu saatinde muhtarlıkta ne yapacağız çocuklar? Eli tabancasına giden bekçi, ne dese beğenirsiniz: -Soru sormayı bırak! Fazla konuşma da çabucak giyin gel! Yoksa pijamayla götürmek zorunda kalırız seni! -Ne demek oluyor bu? Ben sizin emrinizde değil, siz benim emrimdesiniz. -Geçti o günler. Şu andan itibaren muhtar değilsin artık. Köyde huzuru sağlamakla sorumlu olan bizler, köylümüzün beklentisine uyup yönetime el koymuş bulunuyoruz. Dolayısıyla biz senin emrinde değiliz, sen bizim emrimizdesin artık. -Bakın, şakanın da bir sınırı vardır. Tadında bırakın; çok pişman olursunuz sonra. -Biraz daha konuşur da direnmeye kalkarsan, şu tabancadaki bütün kurşunları kafana sıkar, beynini parçalarım. Bu bir ihtilâldir; anladın mı? Bu bir ihtilâl! Teşbihte (örnekte) hata olmaz denir ya... 51 yıl önce, 27 Mayıs 1960 gecesi aynen böyle olmuştur. Cumhurbaşkanını korumakla görevli Muhafız Alayı Komutanı Kurmay Albay Osman Köksal, Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ı gece yarısı uyandırıp tutuklayarak Harp Okulu'na götürmüştür. Ve o dönemin ünlü hukukçu profesörleri ile kendini aydın sayanların çoğu, Osman Köksal ile işbirlikçilerini alkışlamışlardır. Hem de elleri patlayıncaya kadar. Hüseyin Erkan-İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.