Yıllar önceydi… Henüz çocuk sayılırdım. Köydeki evimize iki jandarma geldiğini gördüm. Benim ağabeyim de jandarmaydı. Fakat bu iki jandarmanın hâli bana pek dokunmuştu...
Akşam eve geldiğimde annem babam ağlıyordu...
“Ağabeyin 247. piyade alayında çıkan yangında ağır yaralanmış. Durumu ciddiymiş” dediler.
Bir tuhaf oldum... Babam, ertesi sabah yola çıkmıştı... Kış mevsimiydi. Her taraf bembeyaz kardı. Çok zor bir yolculuk olmuş. Kop Dağlarında fırtınaya yakalanıp saatlerce mahsur kalmışlar. Erzurum’da ağabeyimi Fevzi Çakmak Hastanesi’nde henüz hayatta iken görebilmiş... Bir hafta ağabeyimin yanında kaldıktan sonra döndü babam. Ağabeyimin ağır yanık olduğunu, durumunun çok ağır olduğunu söyledi... En kısa zamanda tekrar ziyaretine gitmek istiyordu... Ailemizden sadece evde iki küçük kardeşim okula gidiyordu. Ben ve ablam hayvanları otlatıyorduk. Annem ve babam evle meşgul oluyordu. Ablamın nişanlısı da bu arada askerden izinli gelmişti.
Ablamın kayınvalidesi ve kayınpederi “oğlumuz izinden gelmişken, düğününü yapalım” diye tutturmasın mı? Babam, dünürüne haklı olarak, “Arkadaş, senin oğlun salimen gelmiş ama benim oğlum can çekişiyor. Bu durumda düğün yapamam” demişti. Enişte adayının babası da “hiç iyi cevap vermediniz” diyerek çekip gitti...
Birkaç gün sonrasıydı. Babam cuma namazında iken, ablamın nişanlısı, yanında birkaç arkadaşıyla birlikte eve geldi. İki kişi beni tuttu. Öbür arkadaşları, ablamı zorla evden çıkardılar. Bu sırada anneme bir darbe vurarak, onu da etkisiz hâle getirdiler. Karlı yollardan geçerek ablamı köyümüze birkaç saatlik mesafedeki eniştemin köyüne götürdüler.
Abimin acısıyla yanarken bir acı daha eklenmişti... Birkaç gün sonra, iki jandarma daha geldiğinde, ağabeyimin vefat ettiğini anlamıştık... Evet, ağabeyim vefat etmişti... Ama ne ablamı gönderdiler ne baş sağlığı dilediler. Bu tavırları çok zoruma gitti...
Aradan yıllar geçti. Ablam ve eniştem Almanya’ya gittiler. Bu evlilikten biri kız ikisi oğlan olmak üzere üç çocukları var. Ara sıra haberleşiyoruz ama ne ablam de eniştem, askerde vefat eden ağabeyimden hiç bahsetmiyorlar... Hadi eniştem denilen adam, el oğludur bahsetmez... Peki ablamız niye bir cümleyle olsun, ağabeyinden bahsetmiyor? Ben şahsen ablamın bunu bize ihaneti olarak yorumluyorum... Ablamın bu vefasızlığını ancak ölürsem unutabilirim.
Rumuz: “Kardeş”