"Acaba çok mu safmışım?"

A -
A +

Zaman daha mı hızlandı, yoksa yaşlandığımız için mi bize öyle geliyor bilemiyorum. Yarım asrı geride bıraktık. Az bir ömür değil hani... Zaman zaman geriye dönüp yaşadıklarımın muhasebesini yapıyorum. İnsan olarak bize ağır gelebilecek çok imtihanlardan geçtik. Ne kadar başarılı olabildik ancak Rabbim bilir. "Hayat hayaldir" demiş büyükler. Gerçekten geriye dönüp yaşananlara baktığımda sanki hepsi rüya idi. Rabbim cümlemizi beterin beterinden korusun diyerek hatırama geçiyorum... Yıl 1977 henüz 20 yaşlarında genç bir anne adayıydım. Ailemin onayıyla görücü usulüyle evlenmiştim. Ölenin arkasından neler yazılabilir bilmiyorum, Rabbim af buyursun, zalim insanların içine düşmüştüm. Zaten memleketimin de huzuru yoktu. İnsanlar ikiye bölünmüş, yaşadığımız mahalle Teksas'a dönmüştü. Silah sesleri gündüz bile duyuluyordu. Akşamları dışarı çıkmak imkânsızdı. Kayınvalidem bizimle kalıyordu. İri yarı insanı korkutan bir görüntüsü vardı. Beni hiç mi hiç sevememişti. Bense kendime göre temiz bir ailenin evladıydım. Kendi ailemden saygıyı, sevgiyi öğrenmiştim. Hep iyi olmaya çalışıyordum. Çünkü kul hakkının hesabını öğrenmiştim, kul hakkından çok korkuyordum. Eşime ve annesine hizmet ve saygıda kusur etmemeyi görev bellemiştim. Yakında bir evlat nasip edecekti Mevlâ'm. Onun heyecanı ve mutluluğu başka şeyleri düşünmeme fırsat vermiyordu. Anne olacaktım. O minik canın varlığını hissetmek etrafımdaki her şeyi, herkesi sevdirmişti bana. Ne ortalığın karışıklığı, ne kaynanamın beni köle niyetine kullanışı ne de eşimin emreder istekleri beni hiç üzmüyordu. Şimdi hatırladıkça "Acaba çok mu safmışım?" diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Belki de çok genç ve cahil olduğumdan üzülmek aklıma gelmiyordu. 78 Mayıs yine silahlar yine düşmanlıklar, yine korku dolu günlerin birinde sancılandım. Akşam yakındı. Öyle bir yerde yaşıyorduk ki ne kimsede araba ne de bir taksi bulmak mümkün değildi. Olsa bile silahların ateş kustuğu bir ortamda dışarıya çıkmak kolay değildi. Çok acı çekiyordum. Şükür ki, evimiz babamın evine yakındı. Rahmetli babamla, eşim beraberce sokağa çıktılar. Yardım getireceklerdi. Benim hastaneye yetişmem lazımdı. Ne kadar zaman geçti o ızdırap anında hatırlamıyorum. Eşim içeriye gelip koluma girdi: "Hadi dışarıda polis arabası var, seni doğuma götüreceğiz" dedi. Biraz korku, biraz utanç, biraz şaşkın halde yola çıktık. Hastane semtimizden uzaktaydı. Çok korkuyordum. (Devamı yarın) > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.