Acil'in önünde yaşadıklarım

A -
A +

Hastane önünde 6 saattir bekliyordum. Gün çoktan çekilmeye başlamıştı. İçeriye sadece bir defa, yetkililerden zoraki izinle girebilmiştim. Yeni atanan Başhekim'in talimatı varmış: "Kimse içeriye alınmayacak! Hasta yakınlarına bilgiyi, doktorlar dışarıda verecek!" Maksat, Acil önünde yaşanan kargaşayı önlemek... Karar doğru mu yanlış mı bilemem. Ama yanına vardığımda annem yarı baygın yatıyordu. Yatağı sırılsıklamdı. Hiçbir ihtiyacı görülmemişti. İçim paramparça olmuştu. Asabım bozulmuştu. Yetkiliden yardım istemiş, çarşaflar değiştirilirken, ben de koşup yeni bir pijama takımı alıp gelmiştim... Annem seslenmişti iniltiyle: -Oğlum sen misin? -Benim Anacığım... -Yavrum bana bir su ver, çok susadım. -Getirdim bile annem... Al haydi iç... Ve şu elbiseleri de giyin. Bu nasıl bir vazife mesuliyetidir ki hastanın tabii ihtiyaçları bile düşünülmez? Öfkemi yatıştırmak için dişlerimi sıkıyordum. Hastabakıcılarca elbise değişimi için yatağının etrafındaki perdeler çekilmeye başlayınca ben de doktordan bilgi almaya gittim. Annem geldiğinde tansiyonu yüksekmiş. Ciğerleri su toplamış... Ve kalbi... Bu üzgün halimle hastane kapısında 6 saat daha geçirdim. Yine haber alamıyordum. Bu vurdumduymazlık karşısında kahroluyordum. Bir oturup bir kalkıyor, olmadı volta atıyordum. Onu tekrar görmek için bir çare yok mu? Anneciğimi görebilmem bu kadar zor olmamalıydı... Ama zordu işte, zordu... Güvenlik amiri de sert bir adamdı. Üstelik o kibirli duruşuyla millete "hayır!" demekten aldığı haz, şakaklarımdaki damarları zorlayacak esbaptaydı. Üstüne üstlük bazılarına "tamam geç" deyip bazılarına "hayır" diyerek çifte standart uygulayışı, neredeyse beni çileden çıkartacaktı. Sabretmek lazımdı ama nereye kadar... Bahçeye çıktım. Sinirlerim yay gibi gergin halde "acaba ne yapsam da annemi görsem" diye düşünüyor bir yolunu bulmaya çalışıyordum. O ara siren sesleri duyuldu... Meraklı bakışlar o yöne kaydı... Sesler yaklaştıkça daha da artıyordu. Herkesi bir irkiliş hali aldı. Üç ambulans hızla ardı sıra geldi ve acil servis kapısının önünde acı bir fren yaparak durdular... Etrafta olanlara kayıtsız kalmak istesem de gayri ihtiyari bir an başımı o kalabalığın telaşına çevirdim. Gördüğüm manzara pek ürperticiydi. Kanlar içinde sedye ile indirilen birkaç insan... Polisler de oradaydı. Kendi aralarında konuşuyorlardı. Kulak misafiri olunca anladım ki yaralılar bir hesaplaşma sebebiyle silahlarını çekmiş ve boşaltmışlar kurşunu hepsi birbirine... Devamı yarın... ----------- Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.