Marmara Üniversitesinde derse gidip gelirken Metrobüsü kullanıyorum. Yolcuların birbirine davranışına ister istemez üzülüyorum. Yıllar önce okumuş ve not etmişim. Bir İstanbul hatırası... Bir İstanbullu portresi... Ve bu hatıra, şimdilerde gençliğin bilmediği bir siyaset beyefendisi, Ferruh Bozbeyli'nin kaleminden yayınlanmış, Babıali Kültür Yayıncılığı'nca... Bilmem modernleşmeye inat insani ilişkilerde geldiğimiz noktayı birazcık anlatabilir mi? "... İstanbul'un şehir içi yolları, 1958'de açılmaya başlanmıştı. O tarihten önceki yıllarda, Fatih'te oturuyorduk. Fatih'ten binip de Bahçekapı'ya gidenler, tabelaya bakma gereği duymazlardı. Çünkü Edirnekapı Bahçekapı, Fatih-Harbiye ve Fatih-Beşiktaş tramvaylarından hangisine binilse, Bahçekapı'ya gidilirdi. O tramvaylar da ne nazlı, ne sevimli şeylerdi. İnmesi, atlaması kolay, binmesi kolay, ucuz, talebe işi, halk işi araçlardı. Tramvayların seferden kaldırıldığı gün Eminönü'nden Şişli'ye kadar süren son yolculuğa katılmıştım. Vatmanların en yaşlısı, ak saçlısı geçmişti dümene. Her tarafı çiçeklerle donatılmıştı. Herkese bedava. "Asılmayalım depoya gider" Çın çın çın... Depoya gitti, bir daha çıkmadı. Bir gün Fatih'ten tramvaya bindim. Bahçekapı'ya gidiyordum. Arka sahanlıktaydım. Yanımda çok şişman, hastalık derecesinde şişman bir adam. Sık sık soluyordu. O da sigara içiyordu. Tramvay Şehzadebaşı'ndan, Beyazıt'tan geçti. Çemberlitaş'a vardık. Durakta bekleyen yaşlı bir kadın bana: -Evladım, bu tramvay Beşiktaş'a gider mi? diye sordu. -Bilmiyorum teyze, diye cevap verdim. Binerken tabelasına bakmamıştım. Yanımda duran ve hastalık derecesindeki şişman adam, soluyarak tramvaydan indi. Geriye çekildi. Tramvayın tabelasına baktı. "Gider teyze" dedi. Yaşlı kadını kolundan tutarak tramvaya bindirdi. Sonunda kendi de tekrar bindi. Hicabımdan (utancımdan) yerin dibine girmiştim. Görüyor musun? Adam dağlar gibi! Sen de parke taşı gibi ayaklar altındasın. Bilmiyorum demekle iş bitmiyormuş. Bak adam da bilmiyormuş ama binbir güçlükle indi, tekrar bindi. Adam, on kat adam, sen de yalın katsın. Yücelikler, her zaman yücelerde değildir. Bazen önümüzde, bazen yanıbaşımızdadır. Bilmekten, tanımaktan daha önemlisi, onları uzanıp tutabilmektir. Şişman adam, hastalık derecesinde şişman adam, sık sık soluyan adam, bir adamdı. Parklarda heykeli, salonlarda resmi, meydanlarda alkışı yoktu. Ama bir adamdı." Doç.Dr. A.Koca - İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00