Uçak başkent Addis Ababa'ya süzülürken ben hâlâ Habeş Kralı Necaşi'yi düşünüyordum... Hani Mekkeli Müslümanları ülkesine kabul eden, Müslümanlara nefes aldıran, sonra da Müslüman olmakla şereflenen Kral... Biz Awasan bölgesine gitmiştik. Ama aklımız Addis Ababa'da kaldı. Gelmişken bu şehri görmeden dönmek istemiyoruz. Ama parasızız. Neticede bir insani yardım kuruluşunun gönüllüsü olarak gelmişiz. Dönüş biletlerimiz bile kurum tarafından karşılanmış. Cebimizdeki üç kuruş harçlıkla bu büyüleyici şehrin sokaklarını, camilerini, müzesini falan gezmek istiyoruz. Mihmandarımıza soruyoruz: -Dönüş uçağımız ne zaman? -Ayın 8'inde... 02:30'da. "İyi, iki gün vaktimiz var" diyoruz. Yaya gezmeye iki gün yeter... Karnımızı doyurduktan sonra caddelerde öylesine geziyoruz... Akşam kaldığımız otele döndüğümüzde yorgunluktan ölecek haldeyiz. Yatağa uzanıyoruz. Bugün ise ayın 7'si... Yarın 8'i... Daha bir günümüz var... Siz de öyle düşünmüyor musunuz? Bir güne sabah uyandığınızda başlamıyor musunuz? Kaç kişi düşünüyor ertesi günün saat: 00:00'dan itibaren başladığını. Ama takvimler öyle demiyor... Lavaboya uyandığımda gözüm cep telefonuma takıldı. Tarih ayın 8'i idi. Bir tuhaf oldum. Oysa bugün ayın 7'si değil miydi ya? Sonra saate baktım. Saat 00:10 falan... Birkaç saniye kendime gelemedim. Sonra şimşek çaktı beynimde... Uyku muyku kalmadı. Gözlerim fal taşı gibi. Hiii! Bizim uçağın kalkmasına iki buçuk saat var... Çünkü kalkış 02:30... Bir kaçırsak uçağı kalakalırız... Valizi açtım. Bilete baktım. Aynen tahmin ettiğim gibi... Hayatımda ilk defa gece o saatte tuvalet ihtiyacımın geldiğine bu kadar çok seviniyorum. İyi ki gelmiş... İyi ki uyartmış... Yoksa... Biz sabah kalktığımızda bizim uçak çoktan Türkiye semalarında olacaktı... Hemen arkadaşı dürttüm: -Kalk kalk... Uçak kaçıyor kalk! O gözlerini açamıyor: -Ne uçağı ya... Daha bir gün var... -Sen öyle san... Uçak iki saat sonra kalkıyor... Haydi be baba! Kalacağız bak Etiyopya'da... Sesimden şaka yapmadığımı anlamış ki, gözlerini araladı. Bir taraftan ona haykırıyor bir taraftan oda içinde dört dönüyorum. Ne bulursam tıkıyorum valize... Bendeki telaş onu da tetiklemişti: -Allah Allah, ne oluyor ya, diyerek doğruldu. Durumun ciddiyetini anlayınca da hareketleri hızlı çekim çizgi filme döndü... Nasıl giyindik, nasıl valizi hazırladık, nasıl otelden çıkıp kendimizi hava limanına attık hâlâ anlamıyorum... Hava alanına geldik. Turnikelerden geçtik. Emin olun Allah yardım etti! Tam kapı kapanmasına iki dakika kala nefes nefese kendimizi içeri attık. Oysa güya Habeşistan'da iki gün ne güzel gezecektik. Geride bir sürü unutulmaz hatıramız kalacaktı. Şimdi aklımızda sadece o saatte idrar sıkıştırıp da uyanmasaydım kaçıracağımız uçak kaldı. Rumuz: "Uzun perçem"-İzmir Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00