Köyümü ve evimi bu kadar özleyeceğimi hiç düşünmemiştim. Gönlümde oluşan hasret yarasına, vuslatı sürdüğümde iyileşiyordu. En büyük aşkım olan annemin şefkatle saçlarımı okşaması, derdimin şifasıydı. Bu mutlu kavuşmalar ile hüzünlü ayrılıkları aynı çatı altında sık yaşayacağımın farkına varmıştım. Bu düzene alışmak bana çok zor gelse de, uygun adım ilerliyordum. Her ayrılığın arkasından ağlamak vazgeçilmezlerimdendi. Derslerime çok çalışıp çektiğim ayrılığa nispet yapıyordum. Başarı her insanın azminde saklıdır. Yaşadıklarım da benim azmimi körüklüyordu. Sınıftaki birkaç arkadaş yurtta aynı odayı paylaşıyorduk. Maddi ve manevi duygularla aramıza sağlam köprüler kuruyorduk. Son zamanlarda kafamız çok kaşınıyordu. Bir elimiz kalem tutarken bir elimiz kafamızdaydı. Kaşıntımızla "kafa karıştıran" bir görünüm sergilemeye başlamıştık. Yüzümüze şüpheyle bakan öğretmenimiz, o gün kişisel bakım kontrolü yapmaya başladı. Saçlarımız, ellerimiz hatta ayak tırnaklarımız dahi kontrolden geçecekti. Daha önce de bu kontroller yapılmıştı ama bu seferki kontrolün rengi farklıydı. Sıranın en başında da ben vardım. İçimden, "altın sarısı saçlarımın çok uzun ve güzel olmasının bir ayrıcalığıdır" diye gururlanıyordum. Öğretmen, örgüsünü açtığım sırma saçlarımı yakından incelemeye başladı. Tahminimde yanıldığımı öğretmenimin bakışlarından anladım. Beni çok seven öğretmenim tek kelime etmeden, anlam veremediğim bir ifadeyle yüzüme bakıyordu. Endişelenmeye başlamıştım: - Acaba bir kabahat mi işledim? Diğer arkadaşlarım da kontrolden geçtikten sonra operasyon bitmişti. Öğretmen, elindeki küçük listeyle sınıftan çıktı. Geri döndüğünde en başta benim ismim olmak üzere yedi isim sayarak tahtanın önüne çıkardı. Bizimle okul müdiresinin görüşmek istediğini söyleyip idare katına gönderdi. Neler olduğuna anlam veremiyorduk. Korkunun da aramızda bulunduğu ince bir sıra yapmıştık. Elleri arkasında ciddi bir tavır takınan müdiremiz, konuşmasına temizliğin önemini anlatarak başladı. Sadede ne zaman gelecek diye merakla beklerken, sözü 'bit'e getirdi. Toplu ortamlarda bitin çok çabuk yayılacağını ve acil tedbir alınması gerektiğini vurguladı. Göz ucuyla birbirimizi süzüyorduk. Oysa hepimiz aynı kefedeydik. Bir kefede yedi öğrenci diğer kefede bitler. Ağlamaya başladık. Bu utanç kafamızı yere eğmişti. Adımız "bitli" olacaktı. Başımıza düşen bu hainlerden kurtulmamız lazımdı!.. Devamı yarın > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00