"Ağabeyin şehit oldu!.."

A -
A +
"Komutan ismini bulup Pembe halama kara haberi vermiş: Vatan sağ olsun kızım... Ağabeyin şehit oldu!.."

"Sarı Emin oğlu Ramazan şehittir...
Komutan elinden şehit belgesini alan Pembe halam kasabaya geri döndüğünde ayakları kan içinde,  göz pınarları kurumuş. Nazife teyzem acı haberle yıkılmış. Üç yıl evlenmemiş ama sonunda evlenmek zorunda kalmış. Bir kızları olmuş. O kocası da gencecikken ölmüş. Ömrünün geri kalan kısmını ise dul olarak geçirmiş. O zamandan beri de Ramazan amcanın anıldığı her toplantıda ağlar, ona olan sevgisini itiraf etmekten çekinmezdi. Kardeşlerinin içinde en çok seni sevmesinin sebebi de adının onun adı olması, onun da Ramazan amcana olan sevgisinden dolayı idi.
Mehmet dedemin gelmediği bir akşamda, Kamil dedemle konuşma fırsatı bulmuştum. Annemin yaptığı sütlü üzümü yedikten sonra dedem, çoraplarını giyerken ayaklarının altındaki yanık izlerini fark ettim. Dedeme sordum:
- Dede ayağına ne oldu?
- Askerde yandı oğlum.
Sen askerliğini hiç anlatmadın ki.
- Bu çok uzun hikâyedir oğlum.
Anneannem de 'çocuklar merak etti anlatıver gitsin' dedi. Dedem bize dönerek anlatmaya başladı:
- Bakın çocuklar, benim hikâyem önemli ama bizim sülalemiz de, Mehmet dedenin sülalesi de şehidi, gazisi olan sülalelerdir. Bizi devlet ne zaman çağırdıysa koştuk. Benim babam Birinci Dünya Savaşı gazisi. Mehmet amcam da Mısır'da şehit düşmüş. Babam Birinci Dünya Harbine katılmış. Ordu terhis edilince eve geri dönmüş. Kayınpederim de Çanakkale gazisi idi. Sadece Birinci Dünya Harbi'nde Büyükorhan'dan elli üç şehidimiz var. Nice ocaklar söndü yavrum. Kapılarında şimdi kara kilitler asılı. Bacalarında baykuşlar tünüyor...
Ben askere gitmeden önce anneannenle evlenmiştik. İkiz çocuklarımız olmuştu. Fakat ömürleri yokmuş, yaşamadılar. Ahirette şefaatçimiz olurlar inşallah. Asker olarak beni Tokat'a gönderdiler. Acemi birliğinde talimlere başlamıştık. Benden bir yıl önce bizim köyden başka bir asker de oraya gitmiş ama benim ondan haberim yoktu. Onu orada hiç görmüşlüğüm de yok. Askerden önce babamla ve kardeşlerimle ticaretle uğraştığımız için halimiz vaktimiz yerinde idi. Kimseye muhtaçlığımız yoktu. Bizim köylü asker, usta asker olduğu için benden kendini gizleyerek benden para sızdırmanın planlarını yapmış!..
Kendisi gibi usta asker olan Balıkesirli bir askerle iş birliği yaparak beni her akşam mahzen gibi bir yerde dövdürüyordu. Karanlıkta yüzlerini bile göremiyordum..." DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.