Bir arkadaşımın hatıraları yayınlanınca bugün ben de karar verdim o unutamadığım hatıramı kalemle resmetmeye... Üniversitede ilk yılımdı. İlk defa ailemden ayrı kalmıştım. Ankara'daki arkadaş çevrem manevi yönden öyle dolu insanlardı ki, Allah rızasını da gözetmek adına yaz tatilini de orada geçirmeye karar vermiştim, ailemin özlemi tüttüğü halde. Osmanlı medreselerinin hatıralarını canlandırma adına özel bir yurtta medrese eğitimi verildi o yaz. Ben de buna dâhil oldum. Sabahları erkenden kalkıp Kur'an-ı kerim dersi görüyor, ezber saatlerimiz oluyor, namaz surelerinden fıkıh ilmine, sonra da tasavvufi sohbetlere geçiyorduk... Bir gün topluca bir yere davet edildik. Birkaç arkadaşımız mazereti sebebiyle gelememişti. Yurda döndüğümüzde bu arkadaşların konferans salonunu bizim için balonlarla doldurmuş olduğunu gördük. Her balonun içine kâğıtlara yazılmış bir hadisi şerif eklenmişti. Herkes kendine bir balon seçiyor çıkan hadisi şerifi inanarak kendisine çıkması gereken hadis olduğunu düşünüyordu. Balonların cazibesine kapılmış minik çocuklar gibi onları havalara uçuruyorduk. Akşam olmuş, herkes namaz kılmaya gitmişti. Namazını eda eden salona çıkıyor tesbihat için diğerlerini bekliyordu. Bu bekleyiş sırasında Kur'an- kerim okuyor, ezberlerine çalışıyorlardı. Artık herkes toplanmıştı. Tesbihatın topluca söylenilen bir kısmında bir arkadaş: "Durun! Herkes dursun" diye bağırdı. Hepimiz bir an "ne oluyor!" diye hayretler içinde arkadaşa baktık. O da bize balonları gösterdi. "Herkes balonlara baksın" dedi. Gözlerimize inanamadık... Saf saf dizildiğimiz yerin önünde duran balonların İslamî harflerle "ALLAH" yazdığını gördük. Kimse o balonları o şekilde dizmek için uğraşmamıştı. Kaldı ki balon bu, en ufak bir rüzgârda uçuşuyordu. İçeri girip çıkan bir sürü insan oldu. Onların hareketlerinden dahi etkilenen balonlar hiçbir müdahaleye maruz kalmadan o mübarek ism-i celili yazmıştı. Bir iki balonun değil bir sürü balonun birleşmesiyle o büyük salonun ön kısmında yazan o ilahi kelime gözlerimizin önündeydi. Kimileri bu duygulu manzaranın fotoğrafını çekti. O insanların kalpleri, o ortamın oluşturduğu maneviyat nasıl da bu denli zuhur etmiş ortaya çıkmıştı. Manzara karşısında gözlerim yaşardı. Asla yalnız olmadığımızı o an tekrar anladım. "İnandım" demekle kalpten inanmanın farkını o an benliğim değil kalbimin derinliği anlamıştı. Hayatımda ilk defa hârikulâde bir hadiseye şahit olmuştum... Rumuz: "Nezi"-Ankara ---------- Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00