"Aman bre deryalar..."

A -
A +

Demek ki tahminimiz doğru çıkmıştı. Kılık kıyafetinden Türk insanına benzettiğimiz bu kişi gerçekten de bizim soydaşlarımızdandı. Hem de Kırcaaliliymiş. Hemşehri çıktık. Yolu bize tarif etti. Vedalaşırken kendisine bir de Namaz Kitabı hediye ettim. Korkudan yanımıza Türkçe kitap alamamıştık, "sıkıntı olursa" diye. Yalnızca bir adet Namaz Kitabı vardı yanımızda. Onu da bize yolu tarif eden bu soydaşa hediye ettik. Gözleri yaşardı, alıp baktığında. Tamam duygulanmıştı ama bu duygulanmaktan öte bir hâle benziyordu. Şaşırmıştık. Dedi ki bize: -İnanın bugün aklımdan geçirmiştim. "Ah bir namaz kitabı olsa da okusam" diye... Şimdi sizin elinizle işte o kitaba kavuştum. Bu beni çok heyecanlandırdı. Onun için gözlerim doldu geldi. Yüce Rabbimizin işlerine akıl sır ermiyor." O öyle söyleyince bizim de gözlerimiz doldu geldi. Anlatılması zor duygular içinde Sofya'ya doğru yola koyulduk. Her biri ayrı bir hatıra olabilecek nice maceradan sonra Sofya'ya geldik. Sofya'da göreceğimiz yerleri gördükten ve aralarında dönemin Bulgaristan Başbakanı Andrey Lukanov'un da bulunduğu bazı kimselerle görüştükten sonra dönüşe geçtik. Dönüş yolunda Hasköy'de mola verdik. Burada babamın amcasının çocukları vardı. Türk mahallesine gittik. İsimlerimizi ve referans isimleri söyledik. Biraz sonra alt çarşafıyla başını örtmüş yaşlı bir kadıncağız geldi. Dedemin ağabeysinin çocuğunun hanımıymış. 1989'daki büyük göçte İzmir'e gitmişler. Daha sonra geri dönmüşler. Ama döndüklerinden evlerinin enkazıyla karşılaşmışlar. Bütün Türk mahallesiyle birlikte onların evleri de yıkılmış. Bize anlatırken sarılıp sarılıp ağladı. İnsanın yürekleri parçalanıyordu. Devlet-i âli Osman döneminde kendi ülkesinin vatandaşı iken, Osmanlının dağılmasıyla her biri başka bir ülkecik olan bu coğrafyalarda bu milletin insanına reva görülen zulüm ve eziyeti anlatmaya tarih yetmez tarih... Vedalaşıp Kırcaali'ye doğru yola koyulduk. O diyarlar ki "Aman bre deryalar, kanlıca deryalar biz nişanlıyız..." ve "Arda boylarına ben kendim gittim, dalgalar vurdukça can teslim ettim..." türkülerinin doğduğu, anne-babamın dünyaya geldiği, nice bin hatıramızın yaşadığı diyar... Annem, zaman zaman hem "Arda boyları" türküsünü söyler hem de nice türküye konu olan Arda ile ilgili hatıralarını anlatırdı... Çocukluklarında dayımla birlikte annemi üzdüklerinde ninemin onlara "Kendimi Arda'ya atayım da siz de kurtulun ben de..." diye nasıl korkuttuğunu söylerdi... Devamı yarın > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.