"Anzaklı Ömer'in hikâyesi"

A -
A +

"Anzaklı Ömer" diye yayınlanmıştı ilk bu köşede o hatıra... Çanakkale destanının içyüzünü bu kadar iyi anlatan bir hatıra neredeyse yok gibiydi. 1993'te TGRT'de "Dövme Bayrak" adı altında senaryosunu yazmıştık. Filmi de çekilmişti... Dillere destan olan bu hatıra, 1995 yılında bir başka okuyucu tarafından, yeniden "hatıra" olarak gönderilmişti. Yine bir 18 Mart gününe denk gelecek şekilde tekrar yayınlamıştık. O yıllarda internet yaygın değildi. 1997'den itibaren internet siteleri de birer ikişer Anzaklı Ömer'i yayınlamaya başlamıştı. Tarihî zaferler, unutulmaz hikâyeler, kahramanlık hikâyeleri gibi başlıklar altında... 2000'li yıllarda bu hatıranın nice köşe yazarı tarafından kaleme alındığını gördük. Hatta bazısı hatıranın sahibi Dr. Ömer Musluoğlu'dan dinlemiş gibi kaleme almıştı. İnternet sitelerine bilgi maili gönderdik. Çoğu site dürüstlük gösterdi. "Not: Bu yazı ilk kez Türkiye Gazetesinde Ünal Bolat tarafından yayımlanmıştır" diye not düştü. Ama artık bu hatıra anonimleşmişti. Şairler Anzaklı Ömer diye şiir yazmıştı. Çeşitli okullarda adına tiyatro oyunları sahnelenmişti. Kitapçılar kahramanlık hikâyeleri olarak çıkardıkları kitaplara bu hatırayı isim olarak vermişlerdi. Peki nasıl olmuştu bu kadar meşhur olan bu hikâyenin yayınlanması? Sizinle işte bugün, Çanakkale'nin ruhunu anlatan bu hikâyenin nasıl ortaya çıktığını paylaşacağım... Cağaloğlu'nda Sütçü İş Hanı'nın üst katındayız. Bizim Sayfa'dayız. Hey gidi günler... Benim bulunduğum yer arka tarafta. Bir gün öğleden sonra... Yetmiş yaşlarında bir beyefendi gelmişti: -Ünal Bolat ile görüşeceğim. Merdiven çıktığı için yorulmuş, nefes nefese kalmıştı. Kendisini karşıladık. Biraz dinlenmesi için müsaade istedi. İkram gelene kadar dinlenmiş oldu. Sonra dedi ki: -Beyefendi ben Amerika'da yaşıyorum. Uzmanlığıma psikoloji diyebilirsiniz. Ama inanın şu anki kadar az heyecanlanmışımdır. Amerika'da bir hastanede görevliyken yıllar önce yaşlı bir Anzak hasta ile tanışmıştım. Yaşadıklarım unutulmayacak cinstendi. Bu yaşadıklarımı bir gün Amerika'da Çanakkale Zaferiyle ilgili bir seminerde katılımcı yurttaşlarla paylaştım. Herkes çok duygulandı. Ayakta alkışladılar. Sonra dediler ki: "Bu hatırayı sen ne yap biliyor musun?" "Türkiye Gazetesi'nde Hayatım Roman diye bir köşe var. Okuyucuların hatıralarının yayınlandığı bir köşe. Bu köşeye yaz. Bir milyon tirajı var. Herkes okur." -Ben de bunun üzerine bu hatırayı yazayım dedim. Ama bir türlü vakit bulamadım. Birkaç senede bir Türkiye'ye ziyarete geldiğim için dedim ki, "Bu gidişimde nasip olursa Ünal Beye bu hatırayı anlatayım. Benimle gitmesin." Sizi bunun için ziyaret ettim. Değerli misafirimiz bir o kadar nazik, bir o kadar mütevazı, bir o kadar beyefendi bir insandı. Öyle ki kelimeleri bile ağzından çıkartırken incitmemek için çaba harcıyordu... Kendisini büyük bir heyecan ve can kulağıyla dinledim. Not aldım. "Anzaklı Ömer" hikâyesi birkaç gün gazetede yayınlandı. Yine ne enteresandır ki, hatıranın başlığı bir galat yapılarak "Anzak Ömer" yerine tıpkı Yunan'a "Yunanlı" denildiği gibi "Anzaklı" olarak yayınlanmıştı. Öyle meşhurlaştı. Belki bazılarınızın merak ettiği Anzaklı Ömer'in hikâyesi internet sitelerinde aynı isimle halen var. Biz bugün bu vesileyle, bu hatıranın bizlere nasıl aktarıldığını anlatarak, hem okuyucularımızı bilgilendirmek hem de tarihe önemli bir not düşmesine vesile olan Dr. Ömer Musluoğlu'na şükranlarımızı arz etmek istedik... > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.