"Artık ölsem de gam yemem!"

A -
A +

"Adam öyle çok seviniyor ki kardeşlerine 'oğlan askerden geldi ya artık ölsem de gam yemem' diyor."

Yıllar ne de çabuk geçmiş anlamak mümkün değil. Her şey daha dün gibi ama bir bakıyorsunuz evleneli tam yirmi iki sene olmuş.

İkamet ettiğimiz yer, güney illerinden birisi olarak belki Türkiye'nin en sıcak ve rutubetli yeri. Burada kış mevsimi çok iyidir fakat yaz mevsiminde havalar dayanılamayacak derecede sıcak olur. Biz de onun için her sene iznimizi beyimin memleketinde geçiriyoruz. Buralarda halk kışın köyde yazın yaylada yaşıyor. Köy de güzel yayla da güzel. Köy ile yayla arası iki kilometre ancak biri yüksekte biri alçakta olduğu için aralarında ısı farkı var.

Bu bir bakıma "tebdili mekânda ferahlık vardır" sözünü yaşamamıza vesile oluyor. Yazın hem büyüklerimizi ziyaret etmiş oluyoruz hem de tatil yapmış oluyoruz...

Ben bu köşede sizlere, evlendiğimden bugüne kadar beyimin memleketinde değişik zamanlarda yaşadığım ve hayatım boyunca hiç unutamayacağım, beni çok etkileyen üç olayı paylaşmak istiyorum...

Beni derinden etkileyen olaylardan birisi şöyle oldu. Beyimin halasının büyük oğlu, çocuğunu askere göndermişti. Çocuk uzun dönem askerlik yapıyordu. Asker yolu gözlemek gerçekten zor... Her gün her akşam haber dinlerken eli yüreğinde olmak nasıl zordur anlatılamaz... Çok şükür oğlan tezkeresini alıp geliyor. Babası bu gelişe öyle seviniyor öyle seviniyor ki kardeşlerine "oğlan askerden geldi ya artık ölsem de gam yemem" diyor. Adamcağız bir hafta sonra, yatağında kalp krizi geçirerek vefat ediyor...

İkinci unutamadığım hadise de şöyle oldu... Yine beyimin anne tarafından bir akrabasının kızı İstanbul'da biyoloji öğretmeniydi. Ailesi ise Mersin'de ikamet ediyordu. Kızcağız komşularının oğlu ile de nişanlıydı. Oğlan da Ankara'da özel bir şirkette mühendisti. Gençlerin birbirlerine muhabbet ve sevgileri o kadar fazla ki hatta kızcağız laf açıldığında yakınlarına diyormuş ki:
"Ben onsuz yaşayamam, o benim en büyük muradım..."

 Aynı zamanda kayınvalide ile gelin kız da birbirlerini çok seviyorlar. Günümüzde çok nadir vuku bulan bir hadise... Neyse, yine bir ramazan ayında yayladayız. Bunların düğün davetiyeleri dağıtılmış. Yaylada bize de verdiler. Düğün de bayramın üçüncü günü Mersin'de olacak. Düğüne bir hafta kala gelin çeyizi kamyonla Ankara'ya gidiyor. Evini yerleştirip kendi özel arabalarıyla Mersine dönüyorlar. Arabayı da gelinin kayınbiraderi kullanıyor...  (DEVAMI YARIN)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.