Babamın gençliğinde yaşadığı hatırayı anlatmaya bugün de devam ediyorum...
Babam “Eğer paramı o adamlardan almazsanız amcaoğluma anlatırım” deyince bir saat bile geçmeden adamlardan biri getirip parayı babama vermiş. Sonra da “Bir daha da sakın buralarda görünme” diye tembihliyorlar. Asıl hikâye şimdi başlıyor...
Babam parasını kurtarınca parkın içinde gezmeye devam ediyor. Havuz kenarında bir çay bahçesine girip çay içiyor. O sırada yanındaki masada ağlayan kendinden yaşça büyük bir adamı fark ediyor. “Zavallı adam niye ağlıyor acaba?” diye düşünürken bir bakıyor ki; çalıştığı cezaevinde terzilik yapan, bir arkadaşı... “Vay abi sen ne yapıyorsun burada? Niye böyle ağlıyorsun?” diyerek adama sarılıyor. Adam, daha yeni emekli olduğunu ve parasını parkta dolandırıcılara kaptırdığını söylüyor. Babam ona az önce yaşadıklarını anlatıyor sonra da terzinin derdine çözüm düşünüyorlar ama çare bulamıyorlar. Bir çay daha içerken güneş gözlüklü yakışıklı, bir doksan boyunda, iyi giyimli, kabadayı tipli bir delikanlı babamın yanına gelip babama sarılıyor. Babam “Kim bu delikanlı” diye çocuğa alıcı gözle bakarken o da gözlüğü çıkarınca delikanlının, iki yıl Malatya cezaevinde yatmış, eski bir mahkûm olduğunu hatırlıyor.
Genç, babamı ve terzi arkadaşını hemen yanına alıyor. En lüks lokantada ikisinin de karnını doyuruyor, tatlı ısmarlıyor. Bir sıkıntılarının olup olmadığını soruyor. Babam, terzi arkadaşının başına gelenleri anlatıyor. Kaybettiği para miktarını söylüyor. Yakışıklı genç, “Siz birer çay daha için, ben biraz sonra geleceğim” diyerek gidiyor. Yaklaşık yarım saat sonra genç adam terzinin parasıyla geri dönüyor. Emekli terzi, sevinçten ağlamaya başlıyor...
Hikâye burada bitmiyor. Babam ve emekli terzi, o gence teşekkür edip oradan ayrılıyorlar...
Emekli terzi, evine gidiyor. Babam, o civarda dolaşırken bu defa başgardiyanlık kursundan bir arkadaşını görüyor. İkili, bir çay bahçesine gidip oturuyor. İki arkadaş, havadan sudan konuşurken arkadaşı, Gençlik Parkı'nda başına gelenleri anlatıyor. Meğer o da dolandırıcılara neredeyse bir aylık maaşını kaptırmış. Ama neşesi yerindeymiş. Niye? Bir paket yabancı marka sigara kazanmış. O zamanlar yasak olduğu için adamın havasından geçilmiyormuş. “Bir aylık maaşa, bir paket cigara aldım” diyormuş...
O yıllar o insanlar çok geride kaldı şimdi...
İhsan Ağır