"Asil milletimin güzel insanları!"

A -
A +

30 seneden beri Hollanda'da yaşayan yaşlı Türk işçisi derin bir iç çekerek o yılları anlatmaya başlamıştı... 1980'li yıllardı evlat... Türkiye'de darbeler yaşanıyordu... O yıllarda aynı zamanda hem Osmanlı aleyhine en ağır sözler söyleniyordu. Hem de Avrupa'ya Türkiye'den işçi göndermeler sürmekteydi. Gönderilen ülkeler arasında Hollanda da vardı. Hollanda'ya giden işçiler arasında ben de vardım. Bunları sana birinci ağızdan anlatıyorum... İyi dinle... Hollanda'ya ilk gittiğimiz günlerdi. Bir ara Hollanda genelinde Belediye hoparlörlerinden önemli bir anons geçilmeye başlandı. Anonsu yapan bizzat Hollanda'nın şu an hâlen kraliçesi olan Kraliçe Beatrix idi. Hepimiz can kulağıyla anonsu dinlemeye başlardık: "Ey benim asil milletim, ey benim güzel ülkemin güzel insanları... Sizlere öyle bir milletin evlatlarını getirdim ki onlar asil bir milletin asil evlatlarıdırlar. Onlar şerefli Osmanlının şerefli çocukları, şerefli torunlarıdırlar. Benim siz değerli milletime bu, büyük bir lütfum ve büyük bir hediyemdir. Sizden bu asil milletin asil evlatlarına kapılarınızı sonuna kadar açmanızı ve elinizden gelen yardımı yapmanızı istiyorum..." Çok enteresandı.. Duyduklarımız karşısında bir kenara çekilip hıçkıra hıçkıra ağladık... Bize Türkiye'de ecdadımız nasıl anlatılıyordu. Onlar hakkında nasıl hakaretler ediliyordu. Binlerce kilometre mesafede işçi sıfatıyla gittiğiniz o topraklarda ezik bir ruh halindeyken böyle onurlanmıştık. Mırıldandım: -Osmanlı onlarda bu kadar iz bırakacak ne yapmış ki? Artık bir bakıma Hollandalı olmuş ve tarihini kendi tarihi kadar öğrenmiş ihtiyar bir tarihi anekdotla sürdürdü konuşmasını: Evlat evlat... Şimdiki gençler pek tarih bilmez... Madem meraklısın dinle o vakit: "Hollandalı tüccarlar o yıllarda İstanbul'a gemilerle gelir ve ticaret malı alabilmek için bazen haftalarca sıra beklermiş. Hollandalı bir kumaş tüccarı da limanda epey bekledikten sonra kumaşlarını teslim almış. Ancak birkaç top kumaş var ki onu vermiyorlar... Soruyor Hollandalı: -Neden onları da satmıyorsunuz? -Defolu çıktı o kalsın. -Uzun yoldan geldim. Kumaşa ihtiyacım var. Ben o defolu kumaşı da sağlam fiyatına almaya razıyım. Osmanlı tüccar o vakit şöyle der: "Sen defolu bu kumaşları memleketine götürüp ola ki sağlam olarak satarsan, Osmanlıdan gelen mallar kusurludur dedirterek memleketimi 3 kuruşa küçük düşüremem!.." Hollandalı bu yaşadıklarını diğer tüccarlara hayretler içinde anlatır. Bu söz dilden dile dolaşarak Osmanlı'nın dürüstlüğü destanlaşır. Kraliçe bu tarihi bilmektedir işte... Ali Binbir-Afyonkarahisar > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.