"Aslanım beni üzme" demişti!

A -
A +

Yeni işyerimde daha onuncu günündeydim. Bir Çarşamba günüydü, hiç unutmuyorum. Bana dediler ki: -Sizi idareden Mehmet Çetin Ağabey bekliyor. Koşarak gittim: "Beni çağırmışsınız efendim" dedim. Bana, o her zamanki gülümseyen resmiyetiyle dedi ki: -Siz Güle Güle binasının ikinci katında Mustafa Gültekin'in yanına gidip konuşun ve orada işe başlayın. Birkaç dakika sonra Mustafa Gültekin'in yanındaydım. "Hoş geldin otur" dedi. Oturdum. Kendisi bir "usta" idi. Ama kısa zamanda onun yiğit, asaletli, cömert birisi olduğunu da anlayacaktım. Çay söyledi. Konuştuk, kısa ve tanışmaya yönelik cümlelerle. İşe başlamıştım. Kendisinden iyi bir fotoğraf nasıl çekilir onu öğrenmek istiyordum. Ama o bana demişti ki: -Burası teknik servistir. Burada olduğun sürede sen sadece fotoğraf çekimiyle, film banyosuyla vs. kalma. Pikaj nasıl çizilir, montaj nasıl yapılır onları da öğren Mustafa Asım Ustadan dedi. Mustafa Gültekin, herkese, "nasıl yardımcı olurum" diye düşünen pozitif bir ruh haline sahipti. Paraya önem veren birini görse derdi ki: "Memleketten bir çuval altınım gelecek, sana vereyim" O böyle söyleyince şaşırıp bakan bile olurdu. Gülerdi o da... Bir zaman sonra bir daireye girme konusu gündeme geldiğinde "imkânım yok" diye 90'lık bir daireye girecektim de demişti ki bana bir "usta" edasıyla: -Aslanım beni üzme! Şunun şurasında küçük bir daireye girince ne olacak. İki oğlun var. Sen hemen 110'luk bir daire ve 4 odalı bir eve taksite gireceksin tamam mı? Gerçekten sözünü dinledik ve rahat ettik. Zaman denilen muhayyel kavram ne de çabuk geçmişti. Seneler sonra emekli olduk. Mustafa Usta'm rahatsızlanmış ve önemli bir ameliyat geçirmişti. İki oğlu bir kızı vardı. Pırıl pırıl insanlardı. Hele muhterem eşleri, bizim eşlerimize örnek biriydi. Birinci ameliyattan sonra bir süre yolda karşılaştık. Usta derdik ona: "Hayrola ustam, nereye?" dedim. Bir üzüntü vardı yüzünde. Ben de üzüldüm zaten. O sevinince biz de sevinir, o üzülünce biz de üzülürdük. -Ne olsun yine "ameliyat" diyorlar. Ben de kararsız kaldım. "Gideyim de bir danışayım" diyorum. Üç günlük dünya... -Çok iyi yaparsın ahiret arkadaşım, dedim. Akşama görüşelim, demiştim. O akşama görüştük. Zaten her sabah ve akşam bir yolunu denk getirir görüşürdük. Saçları yıllar öncesinden griydi. Şimdi bembeyaz olmuştu. Fakat o bizim gür saçlı ihtiyar delikanlımızdı. O akşam merak ettim. Yeniden ameliyat olacak mıydı? Doktorlar derdine ne söylemişti? Devamı yarın > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.