Babamın unutamadığım sözleri

A -
A +

Merhabalar... Eğer bu hatıramı gazetede yayınlayacaksanız, ismimi yazmamanızı rica ediyorum. Herhangi bir rumuz yazabilirsiniz, hiç fark etmez. Geçenlerde, gazetede okuduğum bir yazı, beni çok duygulandırdı. On dokuz yaşında bir genç kız, iş bulup çalışmak istiyordu. Fakat babası "uygun iş bulamazsın, yıpranırsın kızım" diyerek kızının çalışmasına müsaade etmiyor, izin vermiyordu. Fakat kızın yoğun istek ve ısrarlarına dayanamayan baba, yakın bir arkadaşından kızını işe almasını, maaşını ise kendisinin vereceğini söylüyor; yeter ki kızı üzülmesin ve zarar görmesin diye... Benim babamda ise bu kadar ince düşünce olmadığı için, okuduğumda ister istemez duygulandım. İçime oturdu âdeta... Ben kendimi bildim bileli, babam hep, beni ve ablamları, sırf para kazansın diye oradan oraya sürüklemiştir: "Paramız yok ne yapalım yani. Çalışın da para getirin eve. Hep yiyorsunuz, tüketiyorsunuz. Hiç eve katkınız yok. Evde boş boş oturacağınıza gidin çalışın!.." Ne kadar iç yaralayıcı cümleler öyle değil mi? Hele de bir kız evladı için. Size, içimde derin yaralar bırakan daha acı bir çift sözünü nakledeyim: -Baba, para verir misin? İhtiyacım var, bir şey almam gerekiyor. Verdiği cevap: -Çalış da al... Bütün ömrüm boyunca, hep babamın "çalış, çalış, çalış" dayatmalarıyla büyüdüm. Fakat evin küçük kızı ben olduğum için, biraz da zayıf, çelimsiz olduğumdan, babamın dayatmaları hep lafta kalırdı. Beni 18 yaşıma kadar çalıştırmadı. Fakat üç ablam, yıllarını, gençliğini, üç kuruş para için iş yerlerinde tüketmek zorunda kaldı. Ben, çok utangaç biri olduğum için, iş bulup çalışmak beni hep ürkütüyordu. Sokakta yürürken bile, kötü niyetli kimselerin bakışlarından dahi rahatsızlık duyup ağlayabilecek bir insandım. Durum böyle olunca, işte çalışmak, benim için bir işkenceydi. Yüce Rabbimiz, hanımların bu narinliğini bildiği için, onlara çalışıp para kazanmayı emretmemiş. Hanımlar "incinmesinler" diye, onları babalarına, kocalarına emanet etmiş... Geçimini de onların üzerine farz kılmış... Fakat gelin görün ki, insanların çoğu bunu bilmiyor, "kadına özgürlük" diyerek, onları esas esarete mahkûm bırakıyordu... Çevremdeki bütün kız arkadaşlarım çalışıyor, bunu da gururla söylüyorlardı. Ben ise hep eziklik hissediyordum. Rabbimizin bu yüce emrini bilmiyor ve kendimi problemli zannediyordum. Bu yüzden hiç kimseye, dışarıda çalışmak istemediğimi söyleyemiyordum. Lisedeyken tanıştığım ve evlenmeyi düşündüğümüz bir arkadaşım vardı. Devamı yarın... > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.