Babamın yeğeni İsmail

Sesli Dinle
A -
A +

Gecenin yarısı tatlı uykudayım, kapının zilinin çaldığını duydum. Ben de hanım da telaşlı bir şekilde uyandık. “Hayırdır inşallah bu gece yarısı, hayırlar ola” diyerek hemen kapıya yöneldim.

 

“Kim o?” diyerek kapıyı açayım.

 

Baktım alt katta oturan rahmetlik Babam Hacı İbrahim.

 

Ben daha ne oldu demeden babam telaşlı bir hâlde “oğlum çabuk hastaneye gidelim bizim yeğen İsmail çok hasta! Hastaneye kaldırmışlar, durumu çok ağır. Telefonla haber verdiler” dedi.

 

Ben “Babacığım korkma telaşlanma. Sen eve git rahatsız olma. Ben hemen hastaneye gider ilgilenilirim, sana da gelir malumat (bilgi) veririm” dedim. Babamı sakinleştirdim, rahatlattım.

 

Elimi yüzümü yıkadım. Arabama bindim. Akhisar Devlet Hastanesine gittim. Arabayı park ettim. Hastane bahçesinde hasta olan İsmail’in kardeşi Mahmut’la görüştük. Hastanın durumunu sordum. Mahmut boynuma sarıldı ağlamaya başladı:

 

“Ah Orhan efem çok ağır hasta! Midesi patlamış. Aşırı derecede kanama var. Durumu çok kritik” dedi. Abisine “efem” derdi.

 

O zamanlar hastanın yanına gitmek biraz daha kolaydı. Mahmut’la hastanın yattığı odaya girdim. Baktım ki İsmail’in beti benzi atmış ama şuuru yerinde.

 

“İsmail abi geçmiş olsun” dedim.

 

İsmail, bitkin ve cılız bir sesle:

 

“Orhan otur” dedi. Ben de yatağın üstüne oturdum. Hastanın elinden tuttum. İsmail zorlanarak dedi ki:

 

“Bana bak Orhan, sana vasiyetimi yapayım. Ben bu hastalıktan kurtulamam.”

 

“Yahu İsmail abi sen daha çok yaşarsın hele bir dur. Allah kerimdir, şifa bulursun” dedikten sonra “Tamam sen yine vasiyetini yap” diye ekledim.

 

“Orhan, bizim arazilerin tapısı (tapusu) evin tapısı hepsi benim üzerime kayıtlı, ölürsem çocuklarım birbirine haksızlık yapmasınlar. Üzerimdeki kayıtlı malların hepsi benimle kardeşim Mahmut’undur. Malın yarısını Mahmut’a versinler” dedi.

 

O ara takati kesilmiş olacak ki baygınlık geçirdi. Yetişen hemşireler bizi dışarı çıkardılar. Doktorla görüştüm. “Durum kritik” dedi ve zaten hemen ameliyata aldılar…

 

Kardeşi Mahmut, hastane bahçesinde iki gözü iki çeşme abisine ağlıyor ben de elimden geldiği kadar onu teskin etmeye, sakinleştirmeye çalışıyordum. Mahmut, abisinden beş yaş küçüktü.  Kırklı yaşlarda, sağlıklı, tuttuğunu koparan biriydi… Arkadaş gibi, hiç ayrılmadan beraber yaşamışlardı. Aynı zamanda ikisinin hanımları da kardeşti. Yani birbirinin aynı zamanda bacanağı idiler. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.