Van ziyaretimi anlatmaya devam ediyorum...
Fırıncıya “Yolda yemek için bir lavaş ekmeği alacağım” dedim. Fırıncı fiyatı 3,5 lira dedi ve paketlerden birini tezgâha bıraktı. Baktım içinde 10 adet lavaş var.
“Ben tek lavaş alacağım” deyince adam “tek lavaş o fiyata olur mu?” dedi.
“Lavaşı çok ucuza veriyorsun. Burada odun, kömür, un pahalı olsa gerek, bunlar uzaktan geliyor. Bu işi yapmak oldukça zor, bilirim, burada aileler kalabalıktır” dedim.
“Bu yardımcım oğlumdur. Çok şükür kazanıyoruz. Kazanmasak bu işi yapar mıyız?” dedi.
Sonra peynir almak için Van Peynirciler Çarşısı’na gitmek istedim. Yerini unuttuğum çarşıya gitmekten daha sonra vazgeçtim. Otobüse bindikten sonra kendimce çok derin düşüncelere daldım. Ekonomik muhasebeler yaptım. Bu düşüncelerimin ana fikrini “Demek ki bunlar da oluyormuş” oluşturmuştu. Nasıl oluşturmasın? Düşük fiyatla hem de yarıdan aşağı fiyatla yemiş, içmiş ve yemek için lavaş almıştım. Öyle düşüncelere dalmıştım ki bir tanesi, “diğer ticari mallarda da böyle ucuzluk olabilir mi?” oldu.
Otobüsle üç saati aşkın gittikten sonra lavaşı çıkardım ve yemek için biraz kopardım. Önden yaşlı bir kadın “biraz sonra otobüs mola verecek, bizde otlu peynir var. Lavaş, peynirle güzel yenir. Biz, Bahçesaray’da lavaşla ekmeği çok yeriz” dedi.
Otobüs mola verdiğinde indik ve kadının yanında torunu olarak tahmin ettiğim bir genç vardı. Ben sormadan Devrek’e gittiklerini ve Karşıyaka’da oturduklarını, akrabalarının bir kısmının İstanbul’da oturduklarını anlattılar. Ben Van’ın ucuz olduğunu rakamlarla söylediğimde Bahçesaray’ın Van’dan daha ucuz olduğunu anlattılar. Şaşırmıştım “neler oluyor hayatta” diye.
Düşündüm de 2011 yılı Ekim ayının başlarında okuldan eve geldiğimde iznini 3. ayda kullanan oğlumu evde oturur bulunca şaşırdım:
“Daha izin hakkını yeni kullanmıştın, ne oldu da tekrar izinli geldin?” diye sordum. Çünkü bir izin mazereti girememiştim. Durumu gayet iyiydi.
Oğlum:
“İşler zor olduğu için bu şekilde izin kullanmamı istediler” dedi.
Oğluma bu şekilde izin vermişlerdi. Bunun görünen veya görünmeyen hikmetleri olmalıydı. DEVAMI YARIN