Bakın cihaz "yok" gösteriyor
10 Aralık 2009 01:00
"Yeni doldurttuğum akbilimi korka çekine ama mecburen elden ele ön tarafa gönderdim. Bir endişe içinde geri gelmesini bekledim. Birkaç dakika sonra akbil kartım nihayet elime ulaşmıştı. Oh çok şükür...Ertesi sabaha kadar herhangi bir sorun yok..."
Çalışan bir hanımım. Bir toplu taşıma aracında yaşadığım toplu aşırma anımı paylaşacağım. Yetkililer bulabilirse çaresini bulsun. Hiç sanmıyorum ya... Çünkü şeytanın bile aklına gelmeyecek dedikleri cinsten bir terbiyesizlikle karşı karşıya kaldım.
Akşam saatlerinde eve dönmek bir işkenceydi. Şimdi bu toplu taşıma araçları vaktimizi hayli kısalttı. Ama toplu taşımayla birlikte insanlar arasına toplu aşırmacılar da karıştı.
Metrobüslerden inen yolcular aktarma yerlerindeki otobüs duraklarında yığılınca zaten dolu gelen otobüslerde oturmayı bırakın ayakta bile yer bulmak imkansızlaşıyor. İETT otobüsleri de öyle Özel Halk Otobüsleri de...
-İlerleyelim beyler, ilerleyelim...
En ilerici insanlar galiba bu otobüslerin şoför ve muavinleri olsa gerek. Akşam saatlerinde aktarma yerlerinde ne ilerleyecek ne gerileyecek bir adım atmak mümkün oluyor. Adım değil, ayağınızı bile kıpırdatamıyorsunuz.
İnsanlar yapış yapış. Kimi sarımsak yemiş, kimi alkollü, kimi kir ve ter kokuyor bir sürü insan, akşam yorgunluğuyla evine gitmek isteyen çalışan vatandaşlar arasında adeta onlara ekstra bir işkence oluyor...
Bu da yetmezmiş gibi araçlar tıka basa dolduğu halde orta ve arka kapılar, yolcu inmek için dahi açıldığında binmek isteyen yolcuların hücumuna uğruyor.
-Hadi bir adım daha... Bir adım daha...
Bağıran çağıran, birbirini iten kakan... Her akşam bu rezilliğe mecbur ve mahkum olan biz dar gelirlilerin sinir harbi kimsenin umurunda olmuyor. Her akşamın rutin çilesi olduğu için yolcular da kanıksamış, şoförler de.
Bazen haberlerde uçak yolculuk reklamlarını izledikçe aradaki uçuruma bir insan olarak hayret ediyorum. Ya da özel araçlarda gazete okuya okuya evine gitmek nasıl bir duygudur acaba?
Diyorum ki ya onlar normal değil ya biz... Ama galiba biz normal değiliz. Çünkü biz insan sayılsak kimilerinin rahatı için ortalığı ayağa kaldıranlar olduğu gibi bizler için de bir ömür boyu her akşam koyun sürüsü gibi otobüslere tıklım tıklım doldurulan vatandaşlar için de söylenecek bir söz olurdu?
Sözü de istemiyorum. Bir ay boyunca kullanacağım akbilime göz diken insafsız yankesicilerden nasıl korunacağız? O konuda tedbir alsalar bari? Bizi sokakta toplu taşıma araçlarında tek başımıza ve savunmasız bırakmasalar.
Geçtiğimiz günlerde yine böyle tıkış tıkış bir otobüse arka kapıdan binebilen talihlilerden biriydim. Arkadan binen yolcular öne doğru elden ele akbillerini gönderir. En önde akbile yakın olan yolculardan biri ikisi gelen akbilleri basarak tekrar elden ele, arkaya doğru sahiplerine gönderirler.
Her akşam yaşanır böylesi ilkel yardımlaşma. Ama her akşam elden ele giden bu akbillerin başına bir iş gelme ihtimali mevcuttur. Kaybolabilir, çalınabilir, gidip gelmeyebilir.
O akşam da öyle olmuştu. Yeni doldurttuğum akbilimi mecburen elden ele ön tarafa gönderdim. Birkaç dakika sonra akbil kartım nihayet elime ulaşmıştı. Oh çok şükür...
Ertesi sabaha kadar herhangi bir sorun yok... Ertesi gün akbilimi ilk kullandığım başka bir otobüste akbilim "yok" diye ötmeye başlamaz mı? Şaşırdım! Nasıl olur? Daha dün doldurmuş ve iki sefer kullanmıştım.
Şoför haklı olarak, "Yok işte, bakın cihaz yok gösteriyor!" dedi. Şaşkınlığımı üzerimden atamadım:
-Ama beyefendi, size daha "dün doldurdum" diyorum.
-Bayan, beni ne ilgilendirir ne zaman doldurduğunuz. Şu an akbilinizde akbil var mı? Yok!.. Eee?! Daha niye beni meşgul ediyorsunuz?
> Devamı yarın
Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00