Balıklı göldeki esrar!..

A -
A +

Yıl 1983... Terör belası yüzünden çok sevdiğim mesleğim öğretmenlikten ayrılmak zorunda kalmıştım. Aradan dört yıl kadar bir zaman geçmişti. Araya 12 Eylül darbesi girmiş göreve dönmem iyice zorlaşmıştı. Kılı kırk yaran güvenlik soruşturması vs... Kovanından çıkmayan arının bal toplayamayacağı ve yüce Allahtan asla ümit kesilmemesi gerektiği inancıyla Şanlıurfa'ya hareket ediyorum. Amacım ilgili belgeleri teslim edip başvuruda bulunmak. Hatay-Şanlıurfa yolculuğu akşam saatlerinde sora eriyor. Geceyi otelde geçiriyorum. Her zaman olduğu gibi erken kalkıyorum. Ziyaretçiler için oldukça erken bir vakit. Kimsecikler yok. O sevimli balıklarla baş başayım. Doya doya seyrediyorum onları... Yanıma yaklaşan şirin bir çocuktan bir kutu nohut alıyor, balıklara atıyorum. Bir süre sonra geldiğim yöne doğru birkaç adım atıyorum ki... O da ne?!. Karşımda uzun boylu, aksakallı, beyaz giysili, heybetli; bir o kadar da sevimli bir zat!.. Hiç düşünmeden elini öpüyorum. Soruyor: -Evladım nereden geldin? -Hatay'dan efendim. -Urfa'ya geliş nedenin ne? Olanları kısaca anlatıyorum. Dikkatle dinliyor. Soruyor: -Kıbrıs savaşında bu gölde olanları işittin mi? -Evet efendim. Hatay'da çok konuşulurdu balıkların kaybolduğu. -Bir de benden dinle. Ben ve on binlerce Urfalı şahittir anlatacağıma. Gittiğin yerde karşılaştığın insanlara da sen anlatırsın. -Peki efendim, sizi dinliyorum. Oldukça düzgün bir Türkçe ve etkileyici bir ses tonuyla şunları söylüyor: "Kıbrıs savaşı başladığında bu gölde balık kalmadı. Önce ne olduğunu anlayamadık. Telaşlandık. Meraklandık. Savaşın bitiminde balıkların geri döndüğünü görüp rahatladık. Ancak göl kan rengindeydi. Evim şuracıkta. Allah her şeye kadirdir evladım." Nur yüzlü bu zat şunu da ekledi: "Eğer beli sakat bir balık görürsen onu da vesile ederek Allah'tan iste." Sonra veda ederek ayrıldı. Sükûnet devam ediyordu. Henüz gelen ziyaretçi yok. Balıklara doğru dönüyor aldığım ikinci nohut kutusunu da boşaltıyorum. Aman Allah'ım! Gerilerden beli sakat bir balık geliyor. Çok rahat yüzemediği belli. Aklıma dua etmek geliyor. "Allah'ım çok sevdiğim mesleğime ve öğrencilerime kavuştur beni." Zorluklar bir bir aşılıyor. Aylar sonra postacı, içerisinde atama yazısı bulunan zarfı getiriyor. Erzurum'da göreve başlıyorum. Uzun bir süre geçiyor aradan. Hatay'da görevime devam ediyorum. Ama o zat hiç aklımdan çıkmıyor. Tabii o sakat balık da. İşin sırrını yüce Allah biliyor, bir de onun bildirdikleri... Abdullah Aydın-Hatay > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.