Bebek ölümünün bardakla ne ilgisi var?

A -
A +

Daha altı ay önce bir özel hastanede abimin bir oğlu olmuştu. Ben de refakatçi olarak yengemin yanındaydım. Bebeğimizi bize getirdiklerinde mışıl mışıl uyuyordu. Sonra arada bir ağlamaya başladığında hemşireyi çağırıyorduk. Bebeğimizi alıp karnını doyuruyorlar ve tekrar uyumuş halde getiriyorlardı. Aklımıza hiç bir aksilik gelmiyordu. Hani geçenlerde İzmir'de 13 bebek birden ölmüştü ya. Haberi izlerken yüreğime hançer sokulmuş gibi oldum. Hemen telefona sarılıp yengemi aradım. Sanki yeni doğan yeğenime de bir şey olmuş gibi titredi yüreğim. Telefondaki yengem de içli içli ağlıyordu: O da duymuş. Evet kim bilir yeni doğmuş bebeği olan kaç anne bizim gibi kahrolmuştu. Ertesi gün televizyonlara kilitlendim. "Bu bebekler nasıl olmuş da hepsi birden ölmüş?" diyordum. Baktım haberlerde öyle açıklama yapan falan yok... İşte araştırılıyormuş. Aaa baktım hiç alakası olmayan bir programa bir anne babayı konuk getirmişler. "Bebekleri ölen çift Sabahların Sultanı'nda!" imiş. Bir kere daha kahroldum. O insanların çektiği acıya bakın, o insanlar kimlerin elinde oyuncak ediliyor onlara bakın. Bu sahipsizliği ve başıboşluğu kınıyorum. Sonra da yetkililere seslenmek istiyorum. Bu durumlarda herkes ameliyathanelere, küvezlere, hasta yataklarına falan dikkat kesiliyor. Doğrudur, sağlık bakımından alınması gereken tedbirler vardır. Ama ben, hem de özel bir hastanede kimsenin aklına bile gelmeyen, ancak herkesi etkileyebilecek bir lakayıtlığa tesadüfen nasıl şahit oldum onu anlatacağım. Yeğenimin doğduğu hastane üstelik bir özel hastaneydi... Tertemizdi... Yerler iki saatte bir paspas ediliyordu. Hasta ve yakınlarına güler yüz vardı. Ama bu ufak ayrıntıya kimse dikkat etmiyordu. Sabah kahvaltıda plastik bardakta çay geliyordu ama sair vakitlerde servis isteğiniz olunca gecikme yaşanabiliyordu. Hastane içinde olduğu için kantine gidip çayı kendin almak daha kolaydı. Hem yengeme hem de kendime çay almak için kantine inmiştim. İnmişken "çayı cam bardakta alayım" dedim. İki tane kız çalışıyordu. Masalarda da pek kimse yoktu. Dedi ki kasadaki kız: -Cam bardak yok. -Ama bakın masalarda içilmiş olanlar var. Yani cam bardakta içebilmek için fark falan mı veriliyor? -Yok öyle değil de... Sonra baktı ki ben ısrarcı olacağım, geriye döndü. Önceden içilmiş de yıkanmak için tezgaha getirilmiş bardaklardan iki tanesini alıp çeşmeye soğuk suya tuttu. Alelusul çalkalayıp çay dökmeye başladı. Şaşırdım. Hiç tahmin etmediğim için ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Aaa? Baktım bana getirdi. -Siz herkesin içtiği bardakları, böyle soğuk suyla çalkalayıp çalkalayıp tekrar herkese mi veriyorsunuz? -? -Ya burası hastane! Her türlü hasta geliyor. Bırakın hasta olmayı bir başkasının içtiği bardağı yıkayacak bir sisteminiz, insanınız vs. yok mu? Genç kız, kimsenin dikkatini çekmeyen ama bence birçok sorunun esas sebebini içinde barındıran bir gerçeği anlattı: Hastane yönetimi, masraf olmasın diye bir bulaşık makinesi dahi almıyormuş. Onların da elde yıkamak için ne vakitleri varmış ne de leğen vs. Zaten öyle bir müştemilat dışarıdan bakıldığında hijyenik olmadığı (!) için izin verilmiyormuş. Plastik bardak bunun içinmiş. Ama tesadüf bu ya... Benim gibi ısrarla cam bardak isteyenler ve belki de hastanedeki üst düzey yönetim, çayı bu şekilde alelusul soğuk su ile çalkalanan bardaklardan özel (!) içiyorlardı. Kimbilir kimin dudak izi kiminkine karışa karışa... Bunu hastane idaresine derhal bildirdim. Düzelttiler mi bilemem? Ama şunu düşünüyorum: Bu skandal ölümler sebebiyle bebeklerin nasıl enfeksiyon kaptığını araştıran yetkililer, orada veya başka hastanede akla gelmeyen ama "insana" dayalı böylesi enfeksiyon tehlikelerinden de haberdar mı? Feride Ay - Ankara Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.