"Hem ağlıyor hem anlatıyordu. Aradan 46 sene geçtiği hâlde bu ihtiyarı unutamıyorum."
Aydın'ın Sultanhisar beldesinde gözleri dolu dolu bize gençliğinde yaşadıklarını anlatan 74'lük ihtiyarı dinlemeye devam ediyoruz:
-Biz Yunan işgaline karşı köyümüzü ve beldemizi nasıl savunmalıyız diye çözüm aramak için bir evde toplanan 22 arkadaş, içimizden birinin bizi ihbar etmesi sonucu Yunan askerleri tarafından fark edilmiştik. Evimizin sarıldığını anladığımızda iş işten geçmişti.
Derken az sonra Yunan askerlerinin bağırıp çağırmalarıyla şoke olduk!.. Bize sesleniyorlardı. Bir Yunan askerinin haykırmasıyla irkildik:
"Teslim olun. Etrafınız sarıldı. Dışarı çıkmazsanız evi bombalayacağız!"
Sonradan öğrendik ki bizi Yunan askerlerine ihbar eden bizim köyden kansızın biriymiş. Hain, kendisini garantiye almak için köydeki 22 genci harcamaktan zerre çekinmemiş. Çok ibretlik bir durumdur...
Karşı koyacak gücümüz olmadığı için mecburen teslim olduk. Bizleri evden çıkartıp katletmek için, işte o abidenin olduğu yere getirdiler. Yirmi iki genci ikişer ikişer ayırdılar. Sonra bu gruplardan birine kazma birine kürek vererek emrettiler:
"Birbirinizin mezarını kazacaksınız! Haydi durmayın!"
Önce tutuk davrandık ama havaya atılan birkaç el silahla başladık hepimiz kazma ile mezar kazıp kürekle toprak atmaya...
Çukurlar belirli bir seviyeye gelince elinde kürek olan gözlerinden yaşlar akarak kazma olan arkadaşının boynuna vurup mezara yıktı onu... Üzerine toprak atmaya başladı...
Ben 12. sıradaydım. İçimden dedim ki: "Eğer kürek benim elime geçerse az ileride duran düşmana vurup ortalığı karıştırır onları şaşırtırım. Kaçabilirsem de kaçarım."
Öyle de oldu. Küreği hiç beklenmedik bir şekilde onlara doğru savurunca ortalık karıştı. Az ileride Menderes Nehrini gözüme kestirmiştim. Zıpkın gibi koşup kendimi nehre attım. Nehri geçip karşı köye gitmek istiyordum. Kurşunlar vızır vızır işliyordu. Nehrin tam ortasında sırtımdan vuruldum. Akşama doğru havanın kararmaya başlaması sayesinde yaralı olarak kurtuldum. Benim bu kargaşamdan sekiz arkadaş daha kaçmış kurtulmuş.
İşte biz o günleri hiç unutamıyoruz. Onun için bizlere dört yıl kan kusturan düşmanları ve ellerini kollarını sallayıp gezmelerini kabullenemiyorum...
Hem ağlıyor hem anlatıyordu. Doğrusu aradan 46 sene geçmesine rağmen bu ihtiyarı unutamıyorum. Allah bir daha ülkemizi düşman işgaline uğratmasın. İç ve dış düşmanların şerrinden muhafaza eylesin...
Ceyhun Narin-İzmir