"Ben affetmiştim ama!.."

A -
A +

> Eşim prensipli bir insandı. Sabah kahvaltıyı akşam yemeği evde yiyecek kadar evine düşkündü. Birbirimizi seviyorduk. O gün bir arkadaşla çıktığım alışveriş merkezi gezimiz biraz abartılı olmuştu. Telefonumun da şarjı bitmiş haberim yok. Çok da keyif almıştım o gün. Ama eşim o an bana ulaşamamış. Çok telaşlanmış. Eve geldiğimde onu hiç görmediğim kadar öfkeli buldum. Hayatımda ilk defa o kadar korktum. -Neredesin sen? Bunu söylerken üzerime yürüdü. Ve hiç umulmadık bir anda ilkokul öğrencisini tokatlar gibi tokat attı. Boğulacak gibi oldum. Ağlayamıyordum. Şoka girmiştim. Eşim bile paniklemişti. Çok sürmedi. Şokun geçmesiyle hıçkırıklara boğuldum. Odama kapandım... O niçin bana öfkelenmişti? Ben niçin geç kalmıştım? İkimiz de bir kelime konuşmamıştık. O tokat iletişimi kesmişti. İkimizi de sarsmıştı. Oysa öfkelense bile sabredebilseydi. Ona durumu rahatlıkla açıklayabilirdim. Ama o tokat hem onu hem beni kilitlemişti. O gece her şey bitti sanki... Aynı öfke beni sarıp sarmalamıştı sabaha kadar... Sabah bile hiç konuşmadık. O gittikten sonra ilk işim tanıdığım bir arkadaşı aramak oldu. Hıçkırıklarıma bakarak bana güya yol göstermişti. Ne kadar yanlış bir yolmuş. Aile büyüğünün önemini şimdi anlıyorum ama ne fayda. -Kızım git fiziksel şiddet gördüğünü söyle. Şikâyetçi ol, dedi. Dediklerini aynen yaptım. Öfkem hiç geçmedi... Ama birkaç gün sonra sakinleşmiştim. Eşim de zaten pişman idi. Ta ki benim resmî şikâyetim ona yansıyana kadar. Üstelik şikâyetimden vazgeçsem bile olay kamu davasına dönüşmüştü. Hüküm açıklanması sonraya bırakılmış olarak dava beklemeye alındı. Bu, şu demekti. Bir daha şikâyette bulunursam eşimi hapse bile atabileceklerdi. O günden sonra eşim bambaşka biri oldu. Evde varlığı ile yokluğu ayırt edilemeyen bir gölge gibi. Artık evde de olsa benimle değildi. Yalvarsam da gözyaşı döksem de olmadı. Ve birkaç gün sonra akşam eve gelmedi. Telefonla aradığımda iş yerinin gece vardiyasına aldığını söyledi. Belli ki bu aslında kendi isteğiyle idi. Dolayısıyla gece işte çalışıyor, gündüz de ister istemez bir bahane ile dışarı çıkıyor, böylece evde bulunmuyordu... Geçtiğimiz hafta da ayrılmaya karar verdiğini söyledi. Allah'ım karşılıklı bir öfke yuvamızın yıkılmasına sebep oldu. Ben mi suçluyum sadece? O da niye dinlemeden o neşeli anımda o tokadı vurmuştu? Niye mahkemeler şikâyetçi olan vazgeçince affetmez!.. Pişmanlık bir insanın hayatını bu kadar mı mahveder? Rumuz: "Mahvoldum"-İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.