Çok zor şartlarda, Rabbimin lütfuyla büyütebilmiştim evlatlarımı. Onları canımdan çok seviyor, üzerlerine titriyordum. Seneler uçup gitmiş, gözbebeğim evlatlarım da yuvadan uçmaya başlamıştı. Kızımı evlendirmiştim. Onun yokluğuna alışmaya çalışırken büyük oğlum, dert ortağım askere gitmeye karar vermişti. Acemi birliği Manisa Kırkağaç'a çıkmıştı. Komando er olacaktı. Boylu boslu yakışıklı; yavrum aslanlar gibiydi. Askerimi uğurlamaya terminale gittiğimizde orası ana baba günüydü. Ana kuzuları neşeyle, coşkuyla vatana hizmete gidiyorlardı. Gençler heyecanlı ve mutluydu. Ya analar? Hepsinin göğsü gururlu ama gözleri yaşlıydı. Birbirimizi teselli ediyor "hayırlı tezkereler" diliyorduk... Aradan iki ay geçmişti. Arada telefonla görüşebiliyorduk. Yemin törenine gidememiştim. Ah imkânsızlık. Oysa yavrumu ne çok özlemiştim. Onu asker elbisesi içinde görmeyi, şöyle yüreğime alırcasına bağrıma basmayı nasıl isterdim. "Oğlum seninle gurur duyuyorum yavrum" demeyi ne çok isterdim. Dört ay sürmüştü acemi birliği... Dağıtım iznine geleceğini haber vermişti. Çok merak ediyordum. Acaba usta birliğine neresi çıkacaktı? Oğlum vatani görevine nerede devam edecekti? Herkes diyordu ki: "Doğuya gidiyorlarmış." Demiştim ki: -Ne fark eder ki? Memleketimin bütün toprakları aynı. Tabii ki neresi uygun görülmüşse oraya gidecek. Ama ana yüreği bu... Bir tek isteği var. O da biricik gözbebeği rahat bir askerlik yapsın. Sonra da anasının yanına sağ salim dönsün. Beklenen gün gelmişti. Burnumda tüten yavrum haber veriyordu: -Anne bir saate kadar evde olacağım. Gözüm yolda, kalbim heyecanla çarpıyordu. Derken kapının zili çaldı. Deli gibi yerimden fırlayıp kapıyı açtığımda şaşkınlıktan dilim tutuldu. Karşımda zayıf çelimsiz biri duruyordu. İnanın onu sadece gözlerinden ve kendisine çok yakışan o gülümsemesinden tanıdım. -Oğlum... Yavrum? Çok sarsıldığımı fark etmişti. Boynuma atıldı: -Anacığım çok mu özledin? Ya daha çoğu geride... Alışmalısın. Oğlumu bağrıma basarken gözyaşlarımı tutamıyordum. Koluma girdi, beraberce oturma odasına geçtik. Bir müddet beraberce hasret, heyecan, sevinç duygularıyla ağladık. Biraz rahatlamıştık... Sabahtan beri o özene bezene, hangi birini pişireceğimi şaşırdığım yemeklerin bulunduğu sofraya geçtik. Ben hiçbir şey sormadım. Yemeğini yedi. Güzel gözlerini, benim soru ve merak dolu bakışlarıma çevirdi. Neresinden başlayacağını bilemez gibi ağır ağır yaşadıklarını anlatmaya koyuldu. (Devamı yarın) > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00