Hayret etmemek mümkün değildi... Sabahın erken saatinde, daha henüz hiçbir dükkan açılmamış iken bu bayan, bizim büronun önünde hem de hocamın, sağlığında herkese tavsiye ettiği birbirinden güzel dini eserlere bakıyordu. Heyecan duymamda, son sahur sabahı gördüğüm o rüya da etkili olmuştu. Rüyamda söylenen "Lütfen bugün erken gidiniz" sözüne uyup erken gelmeseydim, bu bayan kim bilir biraz sonra buradan ayrılacaktı. Kendisine dedim ki: -Hanımefendi, hoş geldiniz. -Hoş bulduk. Şey, ben aslında öylesine bakıyorum. Yandaki GENDAŞ'a gelmiştim de... -Doğrudur efendim. Ama eğer isterseniz, bu kitapları içeride inceleyebilirsiniz de. Ben şu an büroyu açıyorum. -İyi olur... Ben de şehir dışından geliyorum. Çocuğa matematik kitabı bakıyorum. Bir tek burada bulabiliyormuşuz. Meğer kadıncağız tren istasyonundan erken inmiş. Dolayısıyla sabahın bu saatinde o yüzden buradaymış. Yandaki komşu kitabevi açılana kadar oyalanmak amacıyla bizim vitrindeki kitaplara bakıyormuş. O sebeple dışarıda bekleyeceğine içeride kitaplara bakmak ona da mantıklı gelmişti. Bu arada dedi ki: -Madem burada dinî kitaplar var. Bana tefsir önermişlerdi. Sizde tefsir bulunur mu? Dini kitap sormaya gelen çok kimse tefsir istediği için şaşırmadım. Bu millete ilmihal kitabı yerine doğrudan tefsir önerenler bunun vebalini nasıl çekecek bilmiyorum. Oysa bu insanların amacı dinini öğrenmek. Abdest almanın, namaz kılmanın, oruç tutmanın, alışveriş etmenin, zekat vermenin, hacca gitmenin esaslarını öğrenmekti. Dedim ki: -Siz tefsiri ne için soruyorsunuz? Kur'an-ı kerim üzerine akademik bir çalışma için mi? -İşte bir mümin olarak dinimi nasıl ya-şayacağımı öğrenmek istiyorum. O bakımdan... -Hanımefendi, aslında siz ilmihal kitabı arıyorsunuz. Müslümanlar Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde emredilen dinî hükümleri asırlardan beri hep ilmihal kitaplarından öğrenmişlerdir. Cennetmekan Abdülhamid Han, halkın öğrenmesi için Mızraklı İlmihal isimli kitabı hazırlattırmış ve köy köy kasaba kasaba dağıttırmıştı. Şu elimde gördüğünüz Seadet-i Ebediyye kitabı da öyledir. Yüzlerce İslam âliminin, binlerce eserinden tıpkı bir arının çiçeklerden topladığı bal gibi, yıllar süren geceli gündüzlü uzun emekler sonucu hazırlanmıştır. Bir Müslüman'a lazım olan bütün fıkıh bilgileri bu kitapta vardır. 110. baskısı yapılmıştır. 1248 sayfadır. Buna rağmen fiyatı da kağıt ve baskı masrafı olarak 20 TL'dir. O sırada dedi ki hanımefendi: -Ben bu sesi tanıyorum... -Hangi sesi? -Sizin sesinizi... Bir tuhaf olmuştum. Devam etti kadıncağız: -Kaç sene önceydi hatırlamıyorum. Yine böyle Cağaloğlu'na gelmiştim. Kız kardeşim bana telefonda dinî kitap siparişi vermişti. Bir beyefendiyi kendisiyle telefonda görüştürmüştüm. O sizdiniz... Şimdi hatırlıyorum... Konuşmanızdaki üsluptan hatırlıyorum. Bu kitabı o zaman da kardeşime aynen bu şekilde tavsiye etmiştiniz. Alıp götürmüştüm. Ama kendim hiç ilgilenmemiştim... Madem buraya kadar geldim. Fiyatı da uygun. Ben de alayım... Hanımefendiye kitabı sunarken nasıl seviniyordum... Ama nasıl heyecanlanmıştım... Demek bugün erken gelmemin istenmesindeki hikmet bu idi... Allah'ım sana şükürler olsun... Kitabı alan hanımefendi, belki yandaki kitabevi de açılmıştır diyerek bürodan ayrılırken, "iyi ki bugün erken gelmişim" dedim. Lütfü Kahraman-İstanbul