“36 yıllık hocayım, 16 yılım müdür olarak geçti. Bu sürede böyle bir başarı görmedim...”
İstanbul’dan Almanya’ya gidişimi ve orada duyduğum bir cümle ile hayatımın geri kalanını etkileyen hatıramı yazmaya bugün de devam ediyorum...
Sınavlara; zaman kitap açmadan, defterdeki özetlere göz gezdirerek giriyordum.
Sınavda çocuklar arasında 34 yaşında biri dikkat çekiyordu. Hem öğrenciler hem de hocaların gözü kocaman öğrenci olan bendeydi. Ama sınavda beni hiçbir şey etkilemiyordu. Orta 1, 2, ve 3’ün sınavlarına girdim. Yaklaşık 44 ders oluyordu. Tüm derslerin sınavını bitirdim. Sonucu öğrenmek için okula gittim. Yalnız 5 dersim ertesi seneye kalmıştı. Nöbetçi hoca, Müdür Mehmet Bey’in beni görmek istediğini söyledi. Ben de meraklandım. Müdür Bey’in kapısın vurup içeri girdiğimde müdürün yanında iki öğretmen daha vardı. Müdürü saygıyla selamlayıp kendimi tanıttım. Yandaki koltuğu göstererek oturmamı istedi. Ben teşekkür ederek oturmak istemedim, ısrarla oturttu. Kısaca hâl hatırdan sonra:
“Esat Bey, hocalara sordum. Size kimse yardım etmemiş. Kopya çektiğinizi de gören olmamış. Ben 36 yıllık hocayım. 16 yılım müdür olarak geçti. Bunca süre içinde böyle bir başarı görmedim. Sizden öğrenmek istiyorum, bu başarının sırrı nedir?” diye sordu.
Biraz duraksadım ve “Sayın hocam, başarının sırrı; kararlı, inançlı, prensipli ve sıkı çalışmaktır” dedim.
“Nasıl yani, biraz açar mısınız?” dedi.
Yukarda anlattığım çalışma şeklini, özellikle defter tutmamı anlattım. Çok memnun olduğunu söyledi ve ayağa kalkarak elimi sıkıp tebrik etti.
Ben aynı prensiple, ikinci senenin ilk döneminde ortaokuldan kalan 5 dersimin sınavına girdim. Yılın 2’nci döneminden başlayıp lise sınavlarına da girip dördüncü sene sonunda liseyi de bitirip mezun oldum.
Ne yazık ki o dönemdeki üniversite sınavları önümü kestiği için üniversiteye kayıt yaptırıp okuyamadım. Evet, üniversiteye gidemedim ama bu çalışmalar beni kitap dostu yaptı. Almanya’ya giderken fiil ve zamiri tanımayan insan, bu sayede hem kendini geliştirdi. Hem ülkesini geleneklerini göreneklerini tanıdı... Kültürünü tarihini öğrendi... Ve hatıralarını yazdı.
Esat Yavuztürk