Sekiz dokuz yaşlarındaydım. Annemin o gün akıttığı gözyaşlarını ve ruh halini hiç unutamıyorum... Bahçeye çıktık. Güneş ufukta kızarmaya başlamıştı. Annem bu kez sıkı sıkıya elimden tutuyordu. "Nereye gidiyoruz anne?" dedim. Hiç cevap vermiyordu. Sokağa çıktığımızda gördüm ki bir tek biz gitmiyoruz... Mahallenin kadınları hep o eve doğru gidiyor...
Meğer, gittiğimiz evin daha kundaktaki bebekleri vefat etmiş. Bu habere mahallenin kadınları tek katlı evin bahçesinde toplanmaya başlamış. Annem de beni alıp oraya gitmişti. Kadınların kimi kenara çekilmiş gelen gideni seyrederken, kimi annem gibi içli içli ağlıyordu.
Herkes etkilenmişti bebeğin ölümünden. Demek ki annemin o günkü müşfik davranışı da o sebeptendi.
Ölen bebeğin annesi, beyaz bir bezle örtülmüş yavrusunun cansız bedeni başında ağlıyordu:
-Bebeğim... Seni nasıl vereceğim kara toprağa, körpe yavrum... Sürmeli kuzum...
Kalabalığın arasında bir anne vardı ki çocuk yaşımda benim bile dikkatimi çekmişti. Kucağında küçük bir bebek vardı. Nasıl ürkek, nasıl tedirgin bir haldeydi. Psikolojik olarak çok mu etkilenmişti? Korkmuş muydu? Hangi duygu içindeydi bilemiyorum. Çocuğuna sıkı sıkıya sarılmış sanki çocuğunu kaybeden anneye nazire yapar gibiydi:
"Ben vermem... Ben çocuğumu vermem!"
Şimdi nereden çıkmıştı bu tavır? Kadıncağızı hemen ikaz edenler oldu:
-Öyle deme kızım gayretullaha dokunur!
Bugün gibi hatırımda; "Ben vermem çocuğumu" diyerek cenaze evini terk etmişti... Neyin nasıl olduğunu Allah bilir... Ertesi sabah bütün mahalle şoktaydı...
Çünkü o gün kabristana iki çocuk defnediliyordu... Biri dün akşamüstü vefat eden kundaktaki bebek, diğeri de "çocuğumu vermem!" diyen annenin çocuğu... Ne olmuş ise o sabaha çıkmamış o yavrucak...
Belki yirmi sene geçti... Ama o anneyi hiç unutmadım... Yıllar sonra bir bayram ziyaretinde rastladım. Çocukluğumdan içimde ukde kalmıştı. Kendisine dedim ki:
-Seni hiç unutamıyorum teyze... Yıllar önce cenaze evinde söylediğin o sözü de...
Gözleri yaşardı. Beni susturdu. Büyük bir tevekkül içerisinde mırıldandı:
-Ben de hiç unutmuyorum... O sözleri nasıl söyledim onu da anlamıyorum... Tövbe ettim. Ama yaptığım hatanın bedelini bir ömür yüreğimde yaşıyorum. Allah her şeye kadirdir. Rabbimin hiçbir işine karışmıyorum... Alan da o veren de o...
Ö. B.-Giresun