Yine bu aylardı. Bir akrabamız aramıştı: -Armutlu Tatil Köyü'nde devre mülküm var. İşlerim dolayısıyla bir hafta geç gideceğim. Bu dönemi siz değerlendirebilirsiniz. Sürpriz bir hazırlıkla kendimizi Armutlu'da bulduk. Öyle bir iyi gelmişti ki. Biraz grafik tasarım işlerim vardı. Bilgisayarımı da yanıma almıştım. O işleri de halledip e-mail göndermek için sabahleyin köy içindeki internet kafeye gittim. Her şey yolundaydı... Ta ki ikindiye kadar. İkindi vakti "Eyvah!" dedim. "Yeni aldığım harddiski kafedeki bilgisayarda unuttum!" Koştum kafeye ama cihazın yerinde yeller esiyordu. İşletmeci: "haberim yok!" diyordu. Yıllardır yaptığım çalışmalar, aile albümüm, düğün fotoğraf ve videolarım... Hepsi gitmişti. Güvenlik kamerasından e-mail attığım bilgisayara gelip gidenleri inceledik. Bir şey çıkmadı. Güle oynaya gittiğimiz tatilden üzüntüyle dönmüştüm. Ertesi gün, iş yerinde bir abi teselli etti: -Merak etme, helal mal çıkar gelir. Sağ olsun bir hafta sonra da üzülmemem için sıfır bir harddisk almış. Tabii ben esas içindekilere üzülüyordum. Aradan bir ay mı ne geçmişti. Bilgisayarımda bir mail fark ettim: "O İbrahim Kerem sizseniz lütfen dönüş yapın! Bende bir emanetiniz var." Hemen aradım. -Benim kardeş... -Armutlu Tatil Köyünde iken internet kafede unutulan bir harddisk buldum. Sizin olabilir mi? -Elbette... Durum böyle iken böyle oldu. -Adresinizi verin kargo ile göndereyim. -Tamam, siz de bana adresinizi yazın. Ben de size baklava göndereceğim. Adreslerimizi aldık. Ertesi gün geldi harddisk. Ben de baklava gönderdim... Birkaç gün sonraydı. Sultanahmet'e gitmiştik. Eşim hamileydi. Tramvayda gelirken rahatsızlandı. İnip yolu taksiyle tamamladık. Bu arada telaş yapmış ve çantamı Mithatpaşa tramvay durağında unutmuşum. Eve geldiğimde fark ettim. Üstelik iki harddiskim de çantadaydı. Hemen aynı taksiyle geri Bahçelievler'den Zeytinburnu'na gittim ama durur mu yerinde? Bir iş yeri güvenlik kamerası, durağı görüyordu. Güvenlik kulübesini aramaya başladım. Koca sanayi sitesi. Ortalık ıssız. Gecenin saat 12:00'si... Kulübeyi buldum ama görevli: "Bu saatte olmaz. Yarın gel" dedi. Çaresiz döndüm. Bir harddiske üzülürken ikisinden de olmuştum. Sabah üzüntüyle geldiğim iş yerinde bilgisayarımı açtım ki ne göreyim. Bir e-mail: "Yahu kardeşim şu hard disklerine sahip çık. Hep ben mi bulacağım :)" yazıyor. Bulan yine o adam. Ama nasıl olur, diye hemen aradım. Meğerse çantayı birisi almış. Cihazların ne olduğunu bilememiş ki Bağcılar'da yol kenarına atmış. Bunu bir zabıta bulmuş. Çantadan baklava göndermek için adamdan aldığım adres ve telefon çıkmış. Zabıta adamı aramış, adam da beni... Artık baklavayı bu sefer zabıtanın evine gönderdim... İbrahim Kerem/İstanbul Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00