“Benden bu kadar...”

A -
A +

“Elhamdülillah sağlığımız, hafızamız yerinde bir derdimiz, şikâyetimiz yoktur...”

 

 

 

 

 

Yıllar sonra karşılaştığımda nasıl duygulandım, nasıl sevindim... İstanbul’a ilk geldiğimde ilk ondan yardım almıştım.

 

Ev kiralarken emlakçı “bir de kefil gerekiyor” demişti. Kimimiz kimsemiz yok, kefili nereden bulacağız? Fatih’teki bürosuna gidip içeri girmek için sırada beklemiş girenin çıkanın haddi hesabı olmayan odasına selam verip girmiştim. Sanki çocukluğumdan beri tanıyormuş gibi babacan tavrıyla “söyle canım” demişti.

 

Kendimi tanıttıktan sonra ev kiralarken kefil gerektiğini anlatıp “bana kefil olur musunuz?” diyecektim. Ben daha lafımı tamamlamadan elimden kontrat kağıdını istemiş, hiç okumaya bile gerek duymadan altına imzasını atıp kaşesini basmış ve “hayırlı olsun” deyivermişti.

 

Şimdiye kadar kim bilir kaç ihtiyaç sahibi insana böyle yardımcı olduğu için anlamıştı mevzuyu...

 

Ne nüfuzlu ve saygıdeğer bir isimdi. Çevrede onun kefil olduğu hiçbir kiracıya kimse hayır demezdi... Hatta herkes onun kefil olmasını isterdi. Çünkü arada o varsa kimsenin kiracısıyla sorun yaşama durumu olmazdı... 1990’lı yıllardan söz ediyorum...

 

Çevremde tanıdığım bildiğim kim varsa bir sıkıntısı bir derdi olduğunda ona giderdik ve her seferinde maddi manevi bir çözüm bulurdu...

 

Hiç ummadığım bir yerde karşılaştığımda yine etrafında hizmetinde bulunanlar vardı. O da yine elinde bir otuzüçlük tespih yine herkese gülümseyen babacan tavrıyla bakıyordu... Yıllar nasıl da ihtiyar etmişti kendisini...

 

Hâl hatır sorduklarında o yılları “ne günlerdi evet” diyerek anlatıyordu... Yanına yaklaşıp kendimi tanıttım. “Beni hatırladınız mı efendim?” dedim. “Hatırladım” dedi. “Elhamdülillah sağlığımız yerinde, hafızamız yerinde bir derdimiz bir şikâyetimiz yoktur” diye de ekledi...

 

İyi de bu hastaneye geldiğine göre demek ki genel muayene için olmalıydı... Yanında bulunan refakatçisi arkadaşla göz göze geldik... Beni kolumdan tutup bir kenara çektikten sonra “Dua bekliyoruz” diyerek ilave etti: “Alzaymır teşhisi konuldu da...”

 

O fısıltıyla söylenen söz bütün hücrelerimde sessiz bir fırtına kopardı. Gecesi gündüzüne katılmış bir ömürdü... Yaşlanmış bir bedendi... Ve o zehir gibi hafıza artık “benden bu kadar” diyordu... Rabbimden acil şifalar diliyorum...

 

Rumuz: “Hayret”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.