Amcalarının emri altındaydı. Zor şartlarda çalışıyordu. Ben ve küçük kardeşimi çevrenin zararlarından korumak için çok çabaladı. "Bunların burada ne işi var?" bakışlarına aldırmadı. Bizi yanından ayırmadı. Kimi zaman tezgâhtarlık kimi zaman "çay getir-götür" muhabbetleriyle yanında tuttu. Harçlık verdi, yedirdi içirdi gezdirdi. Hep "bu zamanların kıymetini bilin" derdi. O kadar mutluyduk ki... Bizimle ilgilenen bir dayımız vardı. Dünya ayrılık dünyasıymış. Üniversiteye başladığımdan sonra zaman içinde dayımdan uzaklaştık. Ama hayatımla birlikte içimde bir soru gitgide büyüyordu: "Dayım herkese rağmen nasıl böyle cömertti, güler yüzlüydü?" O zamana kadar hiç aklıma gelmemişti? Çünkü amcaları çok öfkeliydi. Evde hak hukuk nedir bilmezdi. Öyle ki o gün diyelim ki müşteriden dolayı öfkeli gelmiş eve... Evin kapısını kim açtıysa sille tokat girerdi. Geri kalanlar da öfke ve kızgınlık geçinceye kadar bir yere siner tekmeyle nasiplerini alırlardı. Sebep hiç? Ne oluyor yahu diyebilen var mı? Yok. İşte böyle bir ortamda dayımın bize böyle güzel ahlakı nereden geliyordu? Kendisinden bunu sorduğumda bana işin içyüzünü anlatmıştı. 15 yaşına geldiğinde Eşrefpaşa Arap Camii önünde, insanlara kitap satmaya çalışan bir adamdan kitap almıştı. Bu aldığı Hasan Yavaş'ın "Namaz Kitabı" imiş. O gün gülmeye iyi huylara, güzelliklere bu kitap kapı aralamış. Kitap inceydi ama içi bir ömre yayılması gereken bilgilerle doluydu. "Bunu beraber okuyalım mı?" demişti. İşte o zaman dışına yansıyan güzelliğin, içyüzünün ne kadar tatlı olduğunu anladım. Her sabah seher vakti ile sabah namazı arasında bana ecdadımızdan İslam âlimlerinden anlattı. Namaz Kitabı okudu. Şaşıyordum. Çünkü o zamanlar okul yeni bittiğinden benim doğru düzgün bir işim olmadığı için namazdan sonra uyuyabiliyordum. O ise tam üç ay boyunca bana gücü yettiğince kitap okuyor ve dinlenmeden işe gidiyordu. Bu olanları da o her işe öfkeli tahammülsüz amcalarına belli etmiyordu. Bana özellikle "Yavuz Sultan Selim Hanı, Abdülhamid Hanı, Vahidettin Hanı tanıyan bilen çok şey öğrenir. İnsanın içi ecdat ve İslam âlimlerinin sevgisiyle dolmalı", derdi. O yıllar benim hayatımın en güzel anlarıdır. Seni seven yeğeninin her attığı adımda senin sevgin var. Bunu böyle bil benim canım dayım. Rumuz: "Yeğenin" > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00